Zeynep İşman
  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim
Zeynep İşman
  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim
Etiket:

koçluk

SINAV STRESİ KÖTÜ MÜDÜR?

Zeynep İşman 04/06/2018

LGS’ye sayılı günler kala her yerde sınav stresi ile başa çıkmanın yolları konuşuluyor. Ben yapılacaklara geçmeden önce, konuya başka bir açıdan bakmak istiyorum. Stresten çok korkuyoruz. Hemen yok etmeye çalışıyoruz. Halbuki stresin bir miktarı hayat için gerekli. Stres bizi uyaran, harekete geçiren, vücudumuzun bir savunma mekanizması aslında. Önümüzde hayatımızın geri kalanını etkileyecek, önem verdiğimiz bir etkinlik var ise strese girmemiz çok doğal. Sanki çocukların stresli olması çok felaket bir durummuş algısı yaratılıyor bu da iyice strese sebep oluyor. Önemli olan nasıl baş ettiğimiz. Strese rağmen değil, stresle yaşamayı bilmeli ve çocuğumuza da bunu öğretmeli. Çünkü günümüz dünyasında her tarafımız stres kaynağı.

Anne/baba olarak stresle nasıl baş ediyoruz?
Burada kritik olan bizim anne-baba olarak stresle nasıl başa çıktığımız? Biz perişan olurken, çocuktan soğukkanlılık beklemek anlamsız. Her insanın mizacına göre stresi algılayışı ve yaşayışı da farklı oluyor. Heyecanı, stresi yönetebilmek de güç kazandırıyor insana.

Her durumda yanında olun
Sınav gibi stres katsayısının arttığı dönemlerde ailelere düşen en büyük görev, her ne olursa olsun çocuğumuza yanında olduğumuz hissini vermek. Zaten sürekli değişen sınav sistemi dışarıdan yeterince strese sebep oluyor, en azından evde her durumda anne-babasının yanında olduğunu bilmeye ihtiyacı var. Başarılı da olsa, başarısız da olsa, sevildiğini, kabul gördüğünü bilmeli. Bu süreçte verdiği emeğe, çalışmaya değer vermek, takdir etmek önemli. Başka çocuklarla kıyaslama yapmamalı. Geleceğe dair felaket senaryoları çizilmemeli.

Çocuğunuzu dinleyin
Herkes en başarılı kendi çocuğu olsun istiyor haliyle. Halbuki herkesin mizacı ve güçlü yönleri farklı. Öğrenme stili, ilgi alanları farklı. Çocuğumuz bizim hayal ettiğimiz kişi değil belki. Bunu kabullenmek çok önemli. Bu çocuğa bilinçsizce yaptığımız psikolojik baskıyı da ortadan kaldırır. Çocuğumuzu dinlemek, verdiği mesajları duymak çok önemli. Eğitim hayatı boyunca onu doğru bir şekilde destekleyebilmemiz için, çocuğumuzu iyi tanımalıyız.

Çocuklar her zaman akıllarındakini net bir şekilde dile getirmezler. Arka plandaki mesajı doğru anlamak gerekir. “Bu sınav zor mu olacak?” diye etrafta dolanıyorsa, “Ne bileyim ben” ya da “Çalışırsan zor olmaz” gibi iletişimi kapatan cevaplar değil, onun kaygısını anlayan, altta yatan endişesini fark eden bir dille konuşmak kıymetli. Muhtemelen o sırada çocuk “Ya başaramazsam tepkin ne olacak?” sorusunun cevabından emin olmak istiyor. “Sınavla ilgili endişeli olduğunu biliyorum, neyle karşılaşacağın konusunda kaygılısın, Sonuç ne olursa olsun yanındayım, yardım istersen buradayım…” gibi mesajlar vermek ilişkiyi canlı tutacaktır.

Pratikte yapılabilecekler:

Sınavdan 1-2 önce ders çalışmayı bırakmak

Beslenme ve uykuya dikkat etmek

Son günlerde mümkünse açık havada zaman geçirmek

Nefes egzersizleri yapmak

Aile ve arkadaşlar ile sosyalleşmek, eğlenceli faaliyetlerde bulunmak.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

İyi Ebeveyn Olmak Sorun Çözmek Demek mi?

Zeynep İşman 13/05/2018

Çocuğunuzun içinde bulunduğu sorunda kalmasına ne kadar dayanabilirsiniz?

Ya da şöyle sorayım.

Çocuğunuzun bir sorunla boğuştuğunu görüp, hiç müdahale etmeden, sıkıntı çekmesine ve sonunda kendi çözümünü bulmasına izin verebilir misiniz?

Ebeveynler, bu soruya genellikle “dayanamam, hemen yardımcı olurum” ya da “Ben onun annesiyim/babasıyım, tabii ki sorununu çözmesine yardımcı olacağım” yanıtını veriyor.

Haksızlar mı? Elbette hayır. Ancak burada altını çizmek istediğim şey, müdahalelerimizin sınırı! Her şeyde olduğu burada da asıl olan denge! Elbette çocuğumuzun güvenliğini tehdit edecek, hayati sorunlardan bahsetmiyorum. Örneğin; bebeğimiz uzanmaya çalıştığı nesneyi almaya çalışırken, küçük çocuğumuz oyunda birinci olamadım diye ağlarken, oğlumuz proje ödevini zamanında yapmadığı için evin içinde kıvranırken, genç kızımız ‘neden benim erkek arkadaşım yok’ diye bunalımlardayken müdahale etmeden, sadece yanında olarak ve kabul ederek ne kadar durabiliyoruz?

Yapılan araştırmalara göre, ergenlik dönemini anne/babasından uzakta geçiren (yatılı okulda, yurt dışında vs.) çocukların, kimlik geliştirme konusunda daha rahat bir gelişim gösterdiği izlenmiş. Bu tabii ki genellenemez. Ailenin varlığı ve önemi yadsınamaz. Ailesinin sevgisi ve güvenini arkasında hisseden çocukların, hayata 1-0 önde başladığı da başka bir gerçek. Ancak burada kritik olan, varlığımızla çocuklarımızın yanında iken, onların doğal gelişimlerini nasıl desteklediğimiz ve ihtiyaç duydukları özerkliği ne kadar verebildiğimiz.

Müdahalelerimizin sınırı olmalı
Özellikle ergenlik döneminde anne babadan ayrılma ve yeni insanlar tarafından kabul görme çok önemli bir hal alıyor. Yine bu dönem hormonlardaki yoğun dalgalanımlar, risk alma davranışlarını da arttırıyor. Risk almak anne/babalar için korkutucu. Risk demek tehlikelere gebe olmak demek aynı zamanda. Oysa diğer taraftan risk almak başarı ve gelişimi de tetikleyen bir şey. Dolayısıyla herhangi bir engellenme yaşamayan çocuklar risk almaktan kaçınmıyorlar. Ve bu da kendi doğrularını, deneme-yanılma yoluyla kendilerinin bulmasını sağlıyor. Gelişimleri de bu doğrultuda daha hızlı oluyor.

Sürekli kontrol edilen, sorunları ebeveynleri tarafından çözülen, sorunla uğraşma, çözüm seçenekleri üretme şansına sahip olmayan çocukların dayanıklılıkları da daha zayıf oluyor. Böyle büyüyen çocuklar, büyüdüklerinde de çevrelerinde sorunlarını çözecek birilerini arıyorlar.

Sorunu çözmek değil, çözebilmesine destek olmak
Ebeveyn olmak demek çocuklarımızın sorunlarını çözmek zorunda olmak demek değil. Bu aynı zamanda bizler için çok büyük bir yük. Etkili ebeveynlik, çocuğa sorununu çözebilecek bakış açısı, öngörü, alternatif çözümler üretebilme kapasitesi, zihinsel esneklik ve uyum kabiliyeti kazandırabilmek demek.

Kapanışı Dr. Thomas Gordon’un Etkili Anne Baba Eğitimi kitabından bir alıntı ile yapmak istiyorum:

“Çocuk bir şeyler ile uğraşırken ona karışmamanız, kabullendiğinizi sözsüz olarak ileten güçlü bir iletişim yoludur. Çoğu anne ve baba çocuklarına sürekli müdahale ederek, karışarak, onları kontrol ederek ve yapmakta oldukları şeylere katılarak ne kadar çok kabul etmeme mesajı verdiklerini fark etmiyorlar. Çocuklarının ayrı bir birey olmalarına izin vermeyi reddederek, onların odalarının ya da kişisel ve özel düşüncelerinin mahremiyetini ihlal ederler. Bu genellikle kendi güvensizliklerinin , ebeveynsel kaygıların ve korkuların bir sonucudur.”

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

 

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Nedir Bu Gavur (!) Çocuklarının Sırrı?

Zeynep İşman 04/05/2018

Not: “Gavur” burada sıfat olarak değil, isim olarak kullanılmıştır😊

Geçen hafta, herhalde dünya üzerinde aynı anda binlerce çocuğun aynı anda bir arada bulunabileceği nadir yerlerden birindeydim. Kızımıza uzun zamandır verdiğimiz sözü tuttuk ve 23 Nisan’ı bahane ederek, Danimarka/Kopenhag’daki Legoland’e gittik.

Şayet çocuğunuz lego sever bir çocuk ise burası gerçekten biçilmiş kaftan. Hemen her yaş grubu için bir aktivite ya da oyun alanı düşünülmüş. Hele ki konaklama yeri olarak Legoland’in kendi otelini tercih ederseniz, çocuğun mutluluğunun tavan olması garanti. Bizde de durum böyle oldu. Tabii her ana/baba gibi çocuğumuz mutlu olunca biz de çok mutlu olduk.

Legoland’de geçirdiğimiz 3 gün benim açımdan başka farkındalıklara da sebep oldu. Adeta bir laboratuvar gibiydi. Yeni doğmuş bebekten, ergenlere kadar her yaş grubundan ve çevre ülkelerden pek çok çocuk oradaydı. Ve tabi anne babaları.

Tek cümle ile özetlersem: hayranlık duydum. Hayranlık duydum çünkü bu kadar çok çocuğun aynı anda bulunduğu bir yerde hiç mi sıkıntı çıkmaz, hiç mi kaos olmaz! Gerçekten yetişkinlerin çocuklarıyla olan ilişkilerine hayran kaldım. Tabii düşünmeme sebep oldu neden biz yapamıyoruz diye. Çünkü yakın zamanda İstanbul’daki Legoland’de de bulunduk. Karşılaştırma yapmak istemiyorum çünkü yanından dahi geçemez maalesef. Amacım bizi yermek onları övmek değil kesinlikle. Ama inanın yakın zamanda her iki ülkedeki Legoland’leri deneyimlediğim için söyleyebiliyorum ki; ebeveyn tutumları her şeyi değiştiriyor. Peki bizim yapamadığımız ama onların yaptığı ne?

Gözlemlediklerimi daha net anlaşılması için maddeler halinde yazacağım:

  • Bir kere hedef kitle çocuklar olduğu için, restoranttan, tuvaletlere, bilet kuyruklarından, lobiye kadar her alanda çocukların beklerken sıkılmaması için oyun alanları var. Çocuk kapasitesini karşılayabilecek büyüklükte ve temiz! Bu inanılmaz bir nimet. Derin’in bir kere bile sıkıldım dediğini duymadım.
  • Bence en büyük erdemlerden biri bekleyebilmek. Bizim yapamadığımız bir şeyi yapıyorlar. Bekliyorlar! Aileler beklemeyi bilince, çocuklar da bekleyebiliyor.
  • Kimse legoların önünde çocuğunun fotoğrafını çekecek diye başkasının hakkını gasp etmiyor. “Geçsene” diye çocuğunu ittirmiyor. Ne kendi çocuğunu, ne elalemin çocuğunu itip kakmıyor. (bunların hepsi İstanbul’daki Legoland’de oldu pek çok kez)
  • Kimse gerekmedikçe yükses sesle konuşmuyor. Çocuğuna seslenmek için metrelerce öteden bağırmıyor.
  • Çocuklar da anne babalarını çağırmak için metrelerce öteden “annnneeeeeğğğ” diye bağırmıyor. Hal böyle olunca ortalık süt liman.
  • Çocuklar attıkları her adım için anne/babalarından onay alma ihtiyacı hissetmiyor. Ya da onaylanmak için “anne bak nasıl koştum, baba bak nasıl zıpladım” demiyor.
  • Otel restoranı 400 kişilikti ve neredeyse 300’ü çocuktu. Bir tane bağıran, ağlayan, etrafa döküp saçan çocuk yoktu. (Derin dışında😊)
  • Oyun alanlarının giriş ve çıkışları o kadar iyi düzenlenmiş ki, kimse birbirini ezmiyor ya da gereksiz tıkanıklıklar olmuyor.
  • Toplumun genelinde güven ilişkisi var. Kendilerine, çocuklarına ve çevrelerine güveniyorlar. Öyle olunca da paranoyakça kaygılar, etrafa şüpheci bakışlar, süzmeler falan yok.
  • Herkes kendiyle ilgili, etrafıyla değil.

Toplumsal kültür, aileleri mi etkiliyor yoksa aileler toplumsal kültürü mü oluşturuyor? Bu tavuk/yumurta ilişkisi gibi. Ama değişim bir yerlerden başlamalı. Anne/babalar olarak bakış açımızı değiştirirsek, çocuklarımız da yarının yetişkinleri olarak bunu topluma yansıtır.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

1 FacebookTwitterPinterestE-posta

Etkili Anne Baba Eğitimi mezunları sertifikalarını aldı

Zeynep İşman 03/05/2018

Gordon Training International tarafından geliştirilen Etkili Anne Baba Eğitimi’nde 3 modülü geride bıraktık. Çocuğumuzla yaşadığımız çatışmalarda en sık yaptığımız hatalardan, empati ve dinlemenin önemine, ihtiyaçlardan, değerlere, açık iletişimden, farklılıklara pek çok konuda fikir alışverişinde bulunduk. 3 gün boyunca bolca anlattık, dinledik, uyguladık, birbirimizden öğrendik. Etkili bir insan ve ebeveyn olma yolunda ilerleme çabalarından ötürü katılan tüm anne babalara minnettarım…

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Çocuğa “Özelsin” Demek Doğru mu?

Zeynep İşman 01/05/2018

Etrafımda sıklıkla çocuklara “sen çok özelsin”, “sen teksin”, “sen harikasın” denildiğini duyuyorum. Sağlıklı bir kişilik gelişimi açısından acaba bu ne kadar doğru?

Elbette her insanın özel olduğu doğru. Hepimiz tek ve özeliz. Bizden bir tane daha yok. Çocuklarımız da bizim için çok kıymetli ve özeller şüphesiz. Ancak edindiğim pek çok kaynakta, büyüme çağında sürekli biricikliği vurgulanıp, yaptığı her şey övülen çocukların, ego gelişimlerindeki dengesizlikten bahsediyor. Bu da büyüdüklerinde ikili ilişkilerden, okul başarısına, iş bulmaktan, evliliğe kadar pek çok konuda sıkıntı yaşamalarına neden olma riski taşıyor.

Ebeveynlik anlayışı değişti
Bizden önceki nesil daha kalabalık ailelerde, daha çok kardeşle ve daha az imkanlarla büyüdü. Özel olmak, biricik olmak gibi kavramları duymadık. Bizler herkes gibi çocuklardık. Son 15 yılda ise Türkiye’de pek çok şey gibi aile yapıları da değişti. Aile büyükleri artık ayrı yaşıyor. Tek çocuklu ailelerin sayısı arttı. Teknolojiye ve bilgiye erişim çok kolay. İmkanlar geniş. Kadının çalışma hayatında yeri giderek artıyor. Ebeveynlik anlayışı değişti, gelişti.

Tüm bunlar zaman içinde bireyselliği ön plana çıkardı. Kolektif hayatlardan, yalnızlığın arttığı yaşamlara geçtik. İnsana yani kendimize ve çocuğumuza verdiğimiz önem arttı. Daha çok öğrenip, gelişmeye odaklıyız. Buraya kadar her şey çok güzel. Ancak çocuklarımıza verdiğimiz mesajların ayarı kaçtı sanki.

Çocuklara özgüvenleri gelişsin, kendileriyle barışık olsunlar, sevildiklerini bilsinler diye söylediğimiz “özelsin”, “teksin”, “harikasın” mesajları, aşırı şişirilmiş egolu, kendini evrendeki en bilge ve özel kişi sanan ama gerçek hayata düştüğü zaman öyle olmadığını görüp, bunalıma giren genç nesiller yarattı. Psikolojik danışmanlık merkezleri, “farkındalığı çok yüksek” diye getirilen ve zeka testi yaptırılan çocuklarla dolu. Zeka testlerinin yeniden düzenlenmesi gündemde. Çünkü artık herkesin çocuğu çok zeki, çok başarılı, çok farkındalıklı.

Öyle ki bu çocuklar büyüyüp okula başladıklarında öğretmenlerine saygı duymuyorlar. Tek bir sözleri ile ailelerini okula getirtip, istediklerini yaptıracaklarını biliyorlar. (Tabii bunda eğitim sistemindeki yanlışların da payı var) İş hayatına başlıyorlar, şirket beğenmiyorlar ya da ilk girdikleri işte anında müdür olmak istiyorlar. İlk iş günü biri “Şu dosyaları arşivler misin?” dediğinde, dünyalar başlarına yıkılıyor ve istifayı basıyorlar. Ya da bir hayat arkadaşı bulma konusunda sıkıntı yaşıyorlar çünkü kimsenin kendilerine layık olmadığını düşünüyorlar.

Özetle; kendinden başkasına değer vermeyi, bir şeye emek vermeyi, sabretmeyi, düşe kalka başarmayı, zorluklar karşısında mücadele etmeyi bilmiyorlar. Bilmedikleri için de gelişemiyorlar.

Son dönemde pek çok öğretmen ve psikolojik danışman ile sohbet etme fırsatım oldu. Ne yazık ki okullar böyle çocuklarla dolu. Sağlıklı bir insanda ego gelişimi tabii ki önemlidir. Kafasına vura vura büyütülen çocuklar, gün geliyor kendine güvensiz yetişkinler oluyorlar. Ama her şeyin bir dengesi olmalı. Çocuklarımız bizler için çok özeller ama hayatlarının sadece bizden ibaret olmadığını hatırlamalı ve büyüdüklerinde zorlanmamaları için gereksiz övgülerden kaçınmalıyız. Çabalarını görelim ve yargısız bir şekilde onaylayalım ama attıkları her adımın mükemmel olmak zorunda olmadığını da bilsinler. Bu şekilde iyilik yapalım derken, kötülük yapıyoruz.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Doğadaki Son Çocuk

Zeynep İşman 25/04/2018

 

“Doğadaki çocuk soyu tehlike altında olan bir türdür” diyor Richard Louv.
İmkanlar, teknoloji, ulaşılabilirlik sürekli artıyor ama bizler giderek daralan mekanlarda sürdürüyoruz yaşamlarımızı. Çocuklar okul, ev arasında büyüyor. Teknoloji bağımlığı, obezite, hiperaktivite giderek artıyor. Doğa bizim özümüz, koptukça kendimize yabancılaşıyoruz. Daha önce okuduğum Doğadaki Son Çocuk kitabına yeniden bakma ihtiyacı hissettim bu aralar. Okumadıysanız tavsiye ederim. Her çocuklu evde olmalı…

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Çocuğum Ne Diyor, Ben Ne Anlıyorum?

Zeynep İşman 21/04/2018

Kelimelerin gücünü ve ifade etmenin önemini “Ben Ne Söylüyorum, Çocuğum Ne Duyuyor?” yazımda paylaşmıştım. (*)

Şimdi ise tersten bakmak ve çocuklarımızın söylediklerinin, biz anne-babalar tarafından nasıl anlaşıldığından bahsetmek istiyorum.

İletişim kavramını, en teknik tanımıyla bir kaynak ve bir alıcı arasındaki mesaj alışverişi olarak açıklayabiliriz. Bir ortamda birileriyle konuşurken, saniyeden daha kısa sürede bir iletişim ortamı oluşur. Nefes almak gibi bir şey yani. Ama arka planda oldukça karmaşık bir süreç var. Neden mi?

İletişim zor bir süreç
Öncelikle beni iletişime geçirecek bir uyaranın olması gerekiyor. Benim duyu organlarım aracılığıyla onu fark edebilmem, bilişsel kapasitem ölçüsünde anlayabilmem, geçmişten getirdiklerimle oluşmuş algı dünyamda anlamlandırabilmem, dilsel yeteneklerim doğrultusunda ifade edebilmem gerekiyor. İfade ederken içinde bulunduğum duygu durumu da ifade edişimi etkiliyor. Bir de karşı taraf var yani alıcı. Aynı süreç alıcı tarafında da işliyor ve mesajım karşı bir mesajla, bana geri dönüyor.

Böyle bakınca doğru bir iletişimin hiç kolay olmadığını anlayabiliriz. Üstelik durum çocuklarda daha zor. Çünkü çocukların verdiği kodlar, her zaman mesajın kendisi olmuyor. Yani gerçekte söylemek istediklerini söylemiyorlar. Ebeveyni olarak bizim bu kodları çözmemiz gerekiyor. Evet maalesef adil olmayan bir ilişki. Ancak hepimiz bu yollardan geçtik çünkü bu insan gelişiminin bir parçası.

Bilişsel kapasite geliştikçe dil gelişir
Özellikle 12 yaşa kadar olan süreçte çocuklar soyut ve somut kavramları ayrıştıramıyorlar. Mecazi anlamlar, kinayeler, kelime oyunları, gerçek yalanlar, hipotetik düşünme (olasılıkları düşünme) gibi konularda yetenekli değiller. Çünkü dil gelişimi bilişsel bir süreç. Ve büyüyüp bilişsel kapasitemiz geliştikçe, dil becerimiz de artıyor ve kendimizi daha iyi ifade eder hale geliyoruz.

Tüm bu nedenlerden ötürü, çocuğumuz bir şey der, biz başka bir şey anlarız. Ve genelde hoşumuza gitmeyen durumların kendimizle ilgili olduğunu varsayarız. Çünkü çocuğumuz gerçek nedeni ilk etapta söylemez/söyleyemez. Bunu bilmez ve konuyu sahiplenip, üstümüze alırsak, iletişim süreci de gerçek yolundan sapar ve bambaşka bir noktaya gider.

“Gerçek neden”i anlamak bizim işimiz
Örneğin, küçük kızınız okula gitmemek için bin bir taklalar atıyor, ağlıyor, bağırıyor ya da “okul çok kötü”, “okuldan korkuyorum” gibi şeyler söylüyor olabilir. Ve siz de buna anlam veremiyor hatta sinirlenip, şımarıklıktan yapıyor sanabilirsiniz. Oysa ki bazen anneye olan özlem, anneyle olan vaktin kısıtlı olması, bu kısıtlı zamanda yeterince birlikte vakit geçirememek veya okulda arkadaşıyla yaşadığı bir sorun olabilir gerçek neden. Ve çocuğunuz size gelip: “Anne ben gün içinde seni çok özlüyorum, sana hiç doyamıyorum, okula gitmezsem seni daha çok görebilirim diye düşünüyorum. Okulla bir sorunum yok aslında” demez.

Ya da “Anne/baba okulda bir çocuk var. Sürekli beni rahatsız ediyor. Arkadaşlarımın yanında benimle alay ediyor. Kendimi çok kötü hissediyorum. Onunla başa çıkamadığım için de okula gitmekten kaçıyorum” demez. Tüm bu gerçek nedenleri anlamak bizim işimizdir. Bir nevi müneccimlik.

Dinlemek iletişimin olmazsa olmazı
Peki bu gerçek nedeni anlamayı nasıl yapacağız? Tabii ki çocuğumuzu dinleyerek! Dinlemenin öneminden daha önce de bahsetmiştim. Dinlemek iletişimin yarısıdır. Dinlediğimiz zaman, buz dağının altını görebiliriz. Dinlediğimiz zaman çocuğumuzu yönlendirmeden, kendi sorununu bulmasını ve ifade edebilmesini teşvik ederiz. Dinlediğimiz zaman anlarız. Anladığımız zaman kabul ederiz. Kabul ettiğimiz zaman, kızmayız, küçümsemeyiz, yargılamayız, yok saymayız.

Biz ne kadar çocuklarımızı dinlersek, onlar da kendilerini açmaya ve bizden gelen mesajları almaya o kadar meyilli olurlar.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Çocukla İletişimde Sihirli Değnek Var mı?

Zeynep İşman 14/04/2018

Bazı olayların bizdeki karşılığı ile çocuk dünyasındaki karşılığı bambaşkadır. Refleksif olarak çocuklarımız bir şey söylediğinde anında tepki ya da cevap verme zorunluluğu hissediyoruz. Bir sorunu olduğunda derhal çözüm bulmak ya da tavsiyemizi paylaşmak istiyoruz. Farkında olmadan tepkisel yaklaşıyoruz. Genellikle çocuğumuzu bazen de karşı tarafı savunmaya geçiyoruz. Tüm bunlar iletişimi ya başlamadan bitiriyor ya da sekteye uğratıyor.

Halbuki biz ne istiyoruz?
Çocuğumuz bizle konuşsun, dertleşsin, hem en iyi arkadaşı olalım (ki böyle bir şey yok) hem de annesi babası olduğumuzu unutmasın, hem her şeyini anlatsın hem de çok özele girip bize kalp krizi geçirtmesin, hem döner olsun hem dönmesin. Böyle bir dünya yok tabii. Ama yapılacak şeyler var.

Birkaç dialog örneği yazacağım, bizim söylediklerimizin çocuk dünyasındaki mealini anlamamız açısından:

Çocuk: Anne, arkadaşımın kardeşini hiç sevmedim.
Anne: Aaa neden ki, ne sevimli çocuk halbuki?
Çocuk: İşte sevmedim, o hiç iyi bir çocuk değil, bir daha gelmesin bize.
Anne: Aman sen de ne şımarık çocuksun, kimseyi beğenmiyorsun!

Veya

Ç: Anne, arkadaşımın kardeşini hiç sevmedim.
A: Hıımm öyle mi?
Ç: Evet, yani aslında sevdim ama oyunumuzu bozuyor.
A: Anladım bu seni sinirlendirmiş olmalı…
Ç: Evet sinirlenmiştim biraz, o yüzden öyle söyledim. Aslında tatlı bir çocuk. Küçük olduğu için anlaşamadık. Galiba bizle oynamak istiyordu.
A: Yaş farkından dolayı uyum sağlayamadınız sanırım birbirinize. Doğru mu anladım?
Ç: Evet doğru. Aslında ona oyalanabileceği şeyler verseydik, bu sorunu yaşamazdık.

Minicik bir soru değişikliği ya da bazen soru sormamak nasıl da sohbetin akışını değiştiriyor değil mi? İlk örnekte konuşma çok kısa sürdü ve ebeveynin çocuğa hakaret etmesiyle sonlandı. Alternatifinde ise bir olay üzerine uzun bir sohbet başladı ve çocuğun kendi çözümünü bulmasına kadar sürdü. Hatta belki arkadaşlık, uyum gibi konular üzerine de devam edebilir bir konuşma olabilir.

Başka bir örnek:

Çocuk: Tatilde kayak kampına gitmekten vazgeçtim baba.
Baba: Ne demek vazgeçtim? Dalga mı geçiyorsun sen?
Çocuk: Hayır dalga geçmiyorum. Gitmek istemiyorum kampa.
Baba: Senin keyfine göre hareket edemeyiz. Gitmek istediğin için kayıt ettirdik seni. Çocuk oyuncağı değil, vazgeçemezsin. Haftaya gidiyorsun tabii ki, konu kapanmıştır.

Ya da

Ç: Tatilde kayak kampına gitmekten vazgeçtim baba.
B: Sahiden mi? Bu kampa gitmeyi çok istediğini sanıyordum.
Ç: Evet çok istiyordum ama artık gidemem.
B: Hıım anlıyorum, bu kadar çok istediğin bir şeyden vazgeçtiğine göre, önemli şeyler olmuş olmalı!
Ç:….. Aslında öyle sayılır. Okulda arkadaşlar ne kadar uzun süredir kaydıklarını anlattılar bugün. O takımın içinde olursam rezil olurum, herkes benimle alay eder. Bunu istemiyorum.
B: Anlıyorum, senin için çok zor olmalı bu. Peki bu duruma bir çözüm bulursan yine gitmek ister misin kampa?
Ç: Evet kesinlikle.
B: O zaman neler yapabileceğimizi düşünelim mi?
Ç: Olur.
B: Aklına gelen bir şeyler var mı?
Ç: Öğretmenimle konuşsak ve bulunduğum takımı değiştirsek olur mu?

Gördünüz mü nasıl da değişiyor konuşmanın seyri.

Bazen çocuğun sıkıntısı, bize göre çok saçma ya da küçücük, önemsiz bir konu olabilir. Ama çocuğu aşağılamak, küçümsemek, derdi ile alay etmek iletişimin katillerindendir. Bunun yerine sabır ve saygı ile sorununu dinlemek, istediği anlarda destek olmak aradaki ilişkiyi canlı tutar.

Özetle; çocukla iletişimde sihirli değnek yok. Az konuşan, hemen heyecanlanıp konuya atlamayan, her şeye öneri getirmeyen ebeveyn var.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

 

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Boşluk

Zeynep İşman 14/04/2018

Bu kitabı babası Derin’e almış. Bir çocuk kitabı esasen. Ama beni çok etkiledi. İçinde kocaman bir boşluk olan ve onu doldurmak için türlü yollar deneyen ama aradığını bir türlü bulamayan Julia’nın hikayesini anlatıyor. Zorlukların üstesinden gelebilmeyi ve hayattaki amacımızı bulmayı hatırlatan bir kitap. Yani derin bir kitap☺ Bu sayede bu zor ve mühim meseleyi kitap üzerinden çocuğunuzla konuşabilirsiniz. Çizimleri de bir harika. Bu haftaki önerim olsun.

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Yol Göstermeden Yol Göstermek

Zeynep İşman 11/04/2018

Geriye dönüp baktığınızda, hayatınızda etkisi olan en önemli insan kim?

Benim babaannem. Aslında biyolojik olmayan, babamı çok küçükken evlatlık alan öz teyzesi, nam-ı diğer Saliş. İstanbul’un İstanbul olduğu zamanlarda, aşık olup evlendiği kocası ile Beyoğlu’nda yaşayan, Kudüs doğumlu, babası saray aşçısı, dünyada en çok anne olmayı hak edip, hiç olamayan ama ablasının oğluna anadan öte analık eden, gencecik yaşta dul kalan, elinden Türk kahvesi ve Maltepe sigarası düşmeyen, balık pazarının Madam’ı, sokak hayvanlarının koruyucusu, içinden hayat enerjisi fışkıran yüce kadın! Ne çok emeği var bende.

Sıklıkla düşünüyorum; hayatımı bu kadar etkilemesinin nedeni ne diye? Aramızdan ayrıldığında bir lise öğrencisiydim. Üniversiteden mezun olduğum, meslek sahibi olduğum, aşık olduğum, anne olduğum, dostlar edindiğim, kazıklar yediğim, en yoğun duyguları yaşadığım zamanların pek çoğunda yanımda olamadı. O zaman neden başkası değil de o diye düşünürüm hep.

Sanırım cevap şu: Hayatın belki de en kolay, dertsiz-tasasız, stabil dönemi sandığımız ama aslında en mühim dönemi olan çocukluk döneminde, hiçbir şey yapmaya çalışmadan, sadece yanımda durduğu ve beni ne yaparsam yapayım hep sevdiği için!

Bana hiçbir zaman bir şeyler öğretmeye çabalamadı. Ama ben en çok ondan öğrendim.
Nasihatlerde bulunup, akıl verdiğini hatırlamıyorum. Ama söylediği pek çok söz hala kulaklarımda çınlar.
Hiç öfkelendiğini, bağırdığını hatırlamam. Ama kalbini kıracağım diye ödüm patlardı.
Beni eleştirdiğini, aşağıladığını, küçümsediğini duymadım, görmedim.
“Ben bu evin büyüğüyüm, saygıda kusur istemem” kaygısı ve baskısı hiç olmadı bizim evde. Yanında ne kadar özgür olduğumu hatırlıyorum. Ama hayatımda tanıdığım en saygı değer insanlardandı.
Yasak diye bir kelime onun kitabında yazmazdı. Belki 10 yaşındaydım sigarasından bir nefes çektiğimde. Ama bir daha hiç merakım olmadı.

Tüm bunları düşündüğümde, aile büyüklerinin (anneanne-babaanne-dede) rollerinin ne kadar özel ve önemli olduğunu görüyorum. Onlar belki de çocukların anne-babalarından daha önce model alabileceği figürler. Çünkü özellikle ergenlikte, insan gelişiminin doğası gereği ve sağlıklı olarak ebeveynlerle iletişim zayıflıyor, ebeveyne itibar azalıyor, sosyal çevre önem kazanıyor. İşte tam bu noktada nine-torun, dede-torun ilişkisi çok kritik.

Sadece tek taraflı bir saygı ve ilgi bekleyen, saygıyı el öpmekte, bacak bacak üstüne atmamakta arayan, dediklerinin dinlenmesini ve yapılmasını isteyen, kendi bildiklerine ters düşen bir hareket yapınca şımarık yaftasını yapıştıran, varlık nedenlerinin tecrübelerini anlatıp, nasihat vermek olduğunu sanan bir nine/dede/torun ilişkisi, formalite bir ilişki olmaktan öteye geçemiyor.

Belki de çatışma anlarında çocuğun tarafında olarak, anne-babaya karşı durarak, masum oyunlarla, şefkat ve sabırlarıyla, aradaki yıllara, değişen zamana saygı duyarak, karşılarındaki kendinden çok farklı o genç insanı merakla tanımaya çalışarak torunlarının hayatında en önemli isim olabilirler. Bunun da formülü, yol göstermeye çalışmadan yol göstermekten geçiyor.

Yol göstermeden yol gösterilir mi? Gösterilir. Torunlarını dinleyerek, baskı yapmadan, nasihat ve öğütlere boğmadan, sürekli akıl veren, eleştiren, kızan, engeller koyan olmadan yol gösterilir. Bu yol her zaman doğru yol olmaz belki. Ama sevgiyi güçlü kılan da bu değil mi? Yanlış yollara girsen de, güvendiğin insanın hep yanında durması. Sen istediğin zaman elini uzatıp, seni çekip çıkarması…

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

0 FacebookTwitterPinterestE-posta
  • 1
  • 2
  • 3

Zeynep İşman

Köşe Yazarı / İletişimci / Etkili Anne Baba Okulu Eğitmeni ... daha fazlası için tıklayın.

INSTAGRAM

birliktebuyuyoruz

“Enflasyon oranındaki %1’lik her artış, suça sürüklenen çocuk sayısını yaklaşık 1029 kişi artırıyor.” 
Bu bilgiyi geçtiğimiz günlerde TBMM’de katıldığım Çocuk Hareketi toplantısında öğrendim. TÜİK verileri. 2024 yılı yok içinde. Ben sayının çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Evet enflasyonun artışının ve eğitime ayrılan bütçenin azalmasının, suça karışan çocuk konusuyla direk ilgisi var.

Suçun içinde büyüyen çocukların, herhangi bir suça karışma ihtimalleri de çok ciddi yükseliyor. 

Son dönemde neden çok sık, bilmem kaç sabıkası olan ve sokaklarda dolaşan çocuk haberleri okuyoruz nedeni belli. Şu yaşımda, iki üniversite bitirmiş ve epeyce sosyal çevresi olan biri olarak, ‘Bana bir silah bul’ deseniz nereye gideceğimi bilemem. Ama bu çocuklar her tür maddeyi peynir ekmek gibi buluyor. 

Tek bir çocuğun bile güvende olmadığı bir toplumda, hiçbirimizin çocuğu güvende değil. Çocukları korumak sadece anne babaların görevi değil.

#çocuk #suçakarışançocuklar
Momtalks ailemiz genişliyor. Bu sefer de Adana’ Momtalks ailemiz genişliyor. Bu sefer de Adana’daydık. 2017 yılından beri ülkenin dört bir yanında binlerce ebeveyn ve eğitimci ile buluşuyoruz🧿.
Dün sadece Adana’dan değil, Hatay’dan, Mersin’den, Gaziantep’ten, Kahramanmaraş’tan, Adıyaman’dan, Kayseri’den gelenler de vardı. Eğitim sevdalısı hepinize teşekkür ederiz. Ülkemizde eğitime verilen değer ortada, o nedenle sizleri gördükçe umutla yolumuza devam edebiliyoruz 🙏🏻.

Dün bizlerle olan ve konuşmacı olmak dışında tüm heyecanımıza da ortak olan dostlarımıza tekrar teşekkürler. İyi ki varsınız💕

22 Aralık’ta Ankara’da görüşmek üzere. Bu sefer online da katılabileceksiniz. @momtalkstr 

#birliktebüyüyoruz #gelecekailedenbaşlar #momtalkstr #momtalksadana #eğitim #aile #çocuk #ebeveyn
İlham dolu bir röportaj ile karşınızdayım bu İlham dolu bir röportaj ile karşınızdayım bu pazar sayfamda ✨ 

Fizyoterapist Zeynep Büyükardıç’ın @zeynepbuyukardc hikâyesi tam anlamıyla bir yaşama azmi ve kararlılık örneği. Büyükardıç, 6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş’taki kliniğindeydi. Enkazdan 2 gün sonra kurtarılabildi. Sağ kolunu ve bacağını kaybetti. Uzun bir tedavi sürecinden sonra, vazgeçmek ve köşesine çekilmek yerine mesleğine devam etmeyi ve kendisi gibi ampute hastalarına umut olmayı tercih etti. Hayattaki en büyük tutkusu mesleği olan Büyükardıç, bu tutkunun ve güçlü yapısının kendisini ayağa kaldırdığını söylüyor. 
3 Aralık Dünya Engelliler Günü öncesinde GBB Ortez-Protez merkezinde çalışan fizyoterapist Zeynep Büyükardıç ile konuştuk. Kendisine çok teşekkür ediyorum 🙏🏻

Yazının tamamı Milliyet Pazar’da ve profilimde …

#birliktebüyüyoruz #milliyetpazar #3aralıkdünyaengellilergünü #engeltanımayanlar
Yorulduk morulduk ama değdi be Adana 💕 Emeği Yorulduk morulduk ama değdi be Adana 💕
Emeği geçen, bizle birlikte haftalardır koşuşturan tüm dostlarımıza, çok değerli konuşmacılarımıza ve salonu dolduran Adana ve çevre illerden gelen sizlere sonsuz teşekkürler 🙏🏻 Biz kocaman bir aileyiz 🫶🏻 @momtalkstr 

#gelecekailedenbaşlar #momtalkstr #momtalksadana #birliktebüyüyoruz
Sevgili Ahmet Baran @baranahmet ile muhteşem bir Sevgili Ahmet Baran @baranahmet ile muhteşem bir Momtalks Adana ❤️🙏🏻 @momtalkstr 
Başladık… 

Babacım çok sevdiğini biliyorum. Senin için 💕 @mehmethalilisman 

#gelecekailedenbaşlar #birliktebüyüyoruz #momtalkstr
Evet Adana! Biz geldik, siz nerdesiniz? 😁 
Yarın sabah 09:30 itibarıyla tam burada, Orhan Kemal Kültür Merkezi’ndeyiz @momtalkstr @dr.bahareris 

#gelecekailedenbaşlar #momtalkstr #momtalksadana #aile #eğitim #çocuk #ebeveyn #ergen #birliktebüyüyoruz #işbirliği
Böyle kucaklaşmalara hazır mısınız sevgili A Böyle kucaklaşmalara hazır mısınız sevgili Adanalılar? 
30 Kasım Cumartesi oradayız. Yerinizi alın 👉🏻 @momtalkstr 

Çukurova Belediyesi Orhan Kemal Kültür Merkezi
Program:
09.30 Karşılama ve kayıt
 
09.45​ Zeynep İşman-MomTalks Partner
10.00 ​Dr. Bahar Eriş- MomTalks Fikir Annesi
​​
“İlham Verenler”
10.15​​ “Nasıl Başardım?”
Nesrin Olgun Arslan / Yüzücü

10.55​ “Başarının Sol Anahtarı”
Ahmet Baran / Kanun Sanatçısı

11.45 ​​Kahve Molası
 
12.00 ​“Çocuklarda Matematiksel Düşünme Becerisi”
Burcu Haboğlu Baba / Matematikçi-Eğitim Girişimcisi

12.40​ “Sınavlarda Başarı İçin Etkili Çalışma Yöntemleri”
Emre Dalkılıç / Yazar
Filiz Özdemir / Eğitim Danışmanı
 
13:30​ Öğle Arası
 
14.30 “Rağmenci Olmak“
Mümin Sekman / Başarı Uzmanı - Yazar

15.15​ “Akran Zorbalığı”
Yasemin Meriç Kazdal / Klinik Psikolog

15.50​​ Kahve molası

16.15​ “Hocam Ne Olacak Bu Çocuğun Hali?”
Ferhat Aydın / Psikolog

#momtalkstr #momtalksadana #gelecekailedenbaşlar #birliktebüyüyoruz
Bugün @gelecegedokunananneler ve Başkent Üniver Bugün @gelecegedokunananneler ve Başkent Üniversitesi ev sahipliğinde, Çocuklukta Duygusal İhmal konusunda çok değerli paylaşımlar dinledim. @prof.dr.ferhundeoktem hocamın anlattığı bir olay ilgimi çekti ve paylaşmak istiyorum.

Yıllar önce Susam Sokağı dizisinde bir karakter ölmüş ve Amerika’daki tüm ekip, çocuk psikologlarıyla toplanıp, bu durumu çocuklara nasıl anlatacaklarını konuşmuşlar. Bir kısım karakteri tatile çıkaralım dese de çoğunluk bunun yanlış olduğunu, çocukların güvenini kaybedemeyeceklerini söylemiş. Sonunda ölümle ilgili kısmın gösterileceği bölüm bir tatil dönemine denk getirilmiş çünkü çocukların aileleriyle izlemeleri isteniyormuş. Bu sırada okul öncesi dönemde çocuğu olan aileler izinli sayılmış ve ailelere çocuklarıyla ölümü nasıl konuşabileceklerine dair bilgilendirilme yapılmış.

Ülkemizde ise yine geçmiş yıllarda bir öğretmen sınıfta çocuklara öldüklerinde kendi cenazelerinin nasıl olacağını tüm detayına kadar tarif edip, ahirete hazırlık adı altında ders (!) anlatmıştı. O dönem o okuldaki çocuklar titreme, ağlama, kusma belirtileri ile hastaneye getirilmiş.

İki yaklaşım arasında nasıl farklar görüyorsunuz? Çocukluk özen gerektirir. Bu hassas dönem emek ister. 
Çocuk istismarı sandığımızdan çok daha kapsamlı bir konu. Çocukları ihmal etmek ve istismar etmek arasındaki geniş çizgide gidip geliyoruz. En çok da en yakınlardan geliyor bu durum ne yazık ki.

#çocukluktaduygusalihmal #ihmal #istismar #birliktebüyüyoruz
Soğuk Ankara’dan günaydın ❄️ Poz vereyim Soğuk Ankara’dan günaydın ❄️ 
Poz vereyim diye bir artistlik yaptım önce ama son fotoda görüldüğü gibi dondum:)

Bugün @gelecegedokunananneler ile “Duygusal İhmal Sempozyumu”ndayım. Konu görünmeyen/fark edilmeyen ama çok yaygın bir durum olduğundan çok mühim. Notlarımı paylaşacağım.

#birliktebüyüyoruz #çocukluktaduygusalihmal #duygusalihmal
Adana’da büyüyen ve bunun psikolog olmasında Adana’da büyüyen ve bunun psikolog olmasında çok etkisi olduğunu söyleyen @barpsikologu Ferhat Aydın, “Hocam ne olacak bu çocuğun hali?” başlıklı psiko-gösteriyle Momtalks Adana’nın kapanışını yapacak. ☺️

Dopdolu bir gün sizleri bekliyor. Tadı damağınızda kalacak. Ayrıntılar @momtalkstr sayfasında ve profilimde…

#momtalkstr #momtalksadana #adana #adanaetkinlik #gelecekailedenbaşlar #birliktebüyüyoruz #eğitim #aile #çocuk #ebeveyn
Daha Fazla... Instagramda takip edin

Menü

  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim

İlgi Görenler

  • 1

    Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

    10/03/2018
  • 2

    Lion

    30/12/2017
  • 3

    Doğadaki Son Çocuk

    25/04/2018

Bülten

"Birlikte Büyüyoruz" bültenimize abone olarak, makaleler, bilgilendirmeler ve fotoğrafları doğrudan e-posta adresinize alabilirsiniz.

Gizlilik Politikası            Kullanım Şartları

  • Instagram
  • E-posta

Zeynep İşman - Birlikte Büyüyoruz®. Tüm hakları saklıdır. İzin almadan kullanılamaz. Geliştirme: W Dijital


Başa Dön