BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden biri dislektik”

Zeynep İşman

Dislektik olan ünlüler arasında kimler yok ki… Einstein’den, Muhammed Ali’ye, Stephen Spielberg’den, Picasso’ya pek çok deha dislektik. Çocuklarda üstün zeka ve yetenek eğitimi üzerine çalışmalar yapan akademisyen ve yazar Dr. Bahar Eriş, literatürde “öğrenme güçlüğü” olarak tanımlanan disleksinin, “öğrenme farklılığı” olduğunun altını çiziyor. Alfa Yayınları‘ndan çıkan son kitabı “Gölgedeki Yıldızlar“da disleksi hakkında bilinmeyenleri ya da doğru sanılan yanlışları gözler önüne seren Eriş, “Bu çocuklar tembel ya da geri olarak etiketleniyor. Halbuki sadece beyinleri farklı çalışıyor. Eğitim sistemine uyum sağlayamadıkları için bir ülkenin insan kaynağı boşa harcanıyor” diyor.

– Disleksinin tanımı ve yaygınlık oranı nedir?

Disleksi, bütünü görme, güçlü sezgi, hayal gücü, yaratıcı düşünce, problemlere farklı açıdan bakabilme, güçlü görsel hafıza, üç boyutlu düşünme gibi güçlü yönleri olan bir beyin farklılığıdır. Bu farklılık nedeniyle çocuklar belli şeyleri rahatlıkla yaparken, en basit ifadesiyle okumakta güçlük yaşarlar. Benim şahsi tanımım yetenek odaklı. Literatürde “özgül öğrenme güçlüğü” olarak tanımlanıyor. Oysa ortada ne hastalık var ne zekada bir gerilik. Bilakis, zeki çocuklar… Ancak sözcük ya da sayıları okuma ve çözümleme hızı, çocuğun zekasının gerisinde seyrediyor. Bir çocuk bunu çok güzel anlatmış: “Gözlerim beynimden beş kelime geride!” Disleksinin toplumlarda görülme oranının yüzde 10-20 arasında değiştiği belirtiliyor. Bu çok yüksek bir rakam! Türkiye’de disleksi oranıyla ilgili sistematik ve kapsamlı bir çalışma yok ama ben daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Genetik olarak geçiş oranı ise yüzde 25-50 arası.

 Aileler çocuklarının dislektik olup olmadığını nasıl anlar?

Genellikle okula başlayıncaya kadar belli olmuyor. Ön işaretler; emeklemeden yürümek, harflerin yerlerini karıştırmak, yönleri anlamakta sıkıntı, sakarlık, saati okuyamama, kelimeleri yanlış telaffuz etmek, ödevin başına oturmamak için her şeyi yapma, harflere ilgi göstermeme, okuyamama, okumaktan kaçma, üç boyutlu şeyleri takıp, çıkarmaya ilgi duyma olarak sıralayabiliriz. Ama bunların hiçbirine tek başına bakılıp karar verilemez. Hikâyenin bütününe bakmak gerek.

“Sağ beyin odaklılar“

– Diyelim ki çocuğumuz dislektik, ne yapacağız?

Öğretmenlerle, psikologlarla ya da çocuk doktorlarıyla koordine olmak gerekli. Ailenin bilinçli olması çok önemli. Tüm bu insanlar çocuğu desteklemeli. İlgi alanlarına göre yönlendirilmeli. Okuma konusunda baskı yapılmamalı, tahtaya çıkarıp okumaya zorlanmamalı. Hükümet, eğitim, sağlık camiası el ele vermeli.

– Bir dönem modaydı, “Bizim çocuğun sol beyni gelişkin, fazla zeki” diye! Şimdi de sağ beyni gelişkinler için mi aynı şey söylenecek?

Mantıklı bir tespit. Geleceği sağ beyin odaklı bireylerin şekillendireceği savunuluyor. Neden? Sol beynin yaptığı mantıksal işlemlerin hepsini artık bilgisayarlar yapıyor. Bilgisayarın yapamadığı şey büyük resmi görmek ve bağlamı anlamak. Bugünün dünyasında bir adım öne çıkan bireylerin sanat, empati, sezgi, bağlamı görme gibi sağ beyin odaklı özelliklere sahip insanlar olduğu belirtiliyor. Dislektik bireyler sıralı, kurallı, adım adım mantık yürütme gerektiren işlerde zorluk yaşıyorlar. Bir teoriye göre, sol beyin işlevlerinde yaşadıkları bu zorluklar, sağ beyin işlevlerini çok daha ileri boyutlara taşıyor. Bunların hepsi büyük avantaj çünkü devir girişim, yaratıcılık, 3 boyutlu tasarımlar ve ‘big data’ devri.

 Disleksinin varlığından haberdar mı insanlar?

Ya hiç bilmiyor ya da sadece güçlük perspektifinden biliyor. Eğitim sisteminin odağında okuma faaliyeti olunca dislektikler gibi sağ beyin odaklılar hezimete uğruyor. Halbuki bu ayrı bir özellik. Hatta belli noktalarda avantaj. Mesela şu an NASA’da çalışan her iki kişiden biri dislektik. BBC’nin araştırmasına göre, sıfırdan milyoner olanların yüzde 40’ı dislektik. Güzel sanatlarda disleksi oranı 3 kat fazla.

Dislektikler hangi alanlara daha yatkınlar?

En iyi tasarımcılar, peyzaj mimarları, marangozlar, aşçılar, yazılım geliştiriciler, radyologlar, cerrahlar, ortodonti uzmanları, grafik tasarımcılar, fotoğrafçılar, ressamlar, kaptanlar, pilotlar dislektikler arasından çıkıyor. Bunlar “disleksiden zengin” alanlar olarak biliniyor. Çünkü bütün resmi görebiliyorlar.

Dislektik olan ünlüler

Albert Einstein, Thomas Edison, Leonardo da Vinci, Agatha Christie, Richard Branson, Jamie Oliver, Muhammed Ali, Steven Spielberg, Magic Johnson, Tommy Hilfiger, Walt Disney, John Lennon, Pablo Picasso, Henry Ford, Ingvar Kamprad

Aileler neler yapabilir?

– Çocuğa yüksek sesle kitap okumak

– Dikkatle dinlemek

– Bol bol kelime oyunu oynamak

– Hikaye anlattırmak

– Konuşmak istemediğinde zorlamamak

– Kısa ve net yönergeler vermek

– Kıyaslamamak

– Yapamazsın dememek

– İlgi alanlarına yönlendirmek

– Öğretmen ve okul ile konuşmak

ZEYNEP İŞMAN

https://www.milliyet.com.tr/pembenar/zeynep-isman/nasa-da-calisan-her-iki-kisiden-biri-dislektik-2680766

Bunu da sevebilirsiniz

Yorum Bırakın