Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’nda, masallardaki kıskanç cadı veya üvey anne karakterlerinin, bilinçdışı bir kötü anne imgesi; kral ve kraliçenin ise bilinçli iyi ebeveyn imgeleri olduğundan bahseder. Eskiden böyle bir farkındalığım yoktu ve pek çok kişi gibi masalları sorgulardım. Ama aslında ne kadar doğru. Hangimizin içinde yok ki; zorlanmayan, kızmayan, bağırmayan, tahammül edemeyen, bazen istemeyen, kural koyan, izin vermeyen ebeveyn?! Çünkü hepsi insan olmaya dair. İçimdeki cadıyı inkar etmiyorum ve bazen ona ihtiyacım var.
Yetişkin – Kitap
Bu sabah niyet ettim kitap okumaya ve bahtıma sevgili Judith’in @judith_malika_liberman “Masallarla Yola Çık” kitabı geldi. Gözümü kapatıp, rastgele bir sayfa açtım ve Jakob’un Hazinesi masalını okudum. Ardından şöyle yazmış Judith: “Yaratıcı tarafın hep çocuktur ve çocukların borcu olmaz. Sürekli değişirler; kıyafetlerine sığmazlar, beğeni ve ilgileri durmadan farklılık gösterir. Çocuğun görevi, şimdi/şu anda, kendisinedir. Senin yaratıcı tarafın için de bu böyledir…” Her masalda başka bir dünyaya açılan kapılar var. Her güne bir masal rutini yapabilirsiniz. Hem kendiniz, hem çocuğunuz için bu haftaki önerim olsun🌸.
Momo’yu okudunuz mu? Uzun zamandır başucumda okunacaklar listemdeydi, sonunda okudum🙏🏻
Zaman hırsızlarının, insanlardan çaldığı zamanı geri getiren Momo adlı küçük bir kızın öyküsü bu. Momo aynı zamanda insanları kendine hayran bırakan muhteşem bir dinleyici. Michael Ende’nin kitabı pek çok kez sinemaya uyarlandı ve kırktan fazla dile çevrildi. Bence her genç ve yetişkin okumalı, bu büyülü satırlarda yolculuğa çıkmalı 🦋
“Doğadaki çocuk soyu tehlike altında olan bir türdür” diyor Richard Louv.
İmkanlar, teknoloji, ulaşılabilirlik sürekli artıyor ama bizler giderek daralan mekanlarda sürdürüyoruz yaşamlarımızı. Çocuklar okul, ev arasında büyüyor. Teknoloji bağımlığı, obezite, hiperaktivite giderek artıyor. Doğa bizim özümüz, koptukça kendimize yabancılaşıyoruz. Daha önce okuduğum Doğadaki Son Çocuk kitabına yeniden bakma ihtiyacı hissettim bu aralar. Okumadıysanız tavsiye ederim. Her çocuklu evde olmalı…
Dün kütüphanemi karıştırırken, geçen yaz tek solukta okuduğum bu kitaba denk gelmem tesadüf olamaz! Neye niyet, neye kısmet. O zaman bu haftaki önerim; tiyatro tarihinin en etkili ve önemli oyunculuk hocalarından Stella Adler’in “Aktörlük Sanatı” kitabı olsun. Marlon Brando ve Meryl Streep gibi efsane oyuncuların hocası Adler şöyle demiş bir bölümde: “Kimse sizin yaptığınıza onu siz yaptığınız sürece ulaşamaz. O zaman yapın onu. Yapabileceğinizin en iyisine ihtiyacımız var, bedeninizle ve sesinizle yapabileceklerinizin en iyisine. Kimseyi taklit etmenize gerek yok, çünkü bu yapabileceğiniz ikinci en iyi şey olur. İkinci en iyi de en kötüden daha iyi değildir.” 💪🏻
📌Her çocuğun doğuştan getirdiği, kendine özgü bir mizacı olduğu gibi, kendine özgü de bir sevgi dili var. 📌Hepimizin sevgiyi ifade edişi ya da algılayışımız farklıdır.
📌Bazen her şeyden çok sevdiğimiz çocuğumuz, onu sevmediğimizi düşünebilir. Çünkü sevgiyi gösterme ve hissetme şekli bizden farklıdır.
📌Kimi çocuk sevildiğini hissetmek için fiziksel temas, sarılma, öpme, kucaklama ister.
📌Kimi çocuk öpülmekten hiç hoşlanmaz ama kendisine ayrılan özel zamanların çokluğundan anlar sevildiğini.
📌Kimisi kendisine hizmet edilmesinden, kendisi için birşeyler yapılıyor olmasından hisseder sevgiyi.
📌Kimi küçük hediyelerden…
📌Sizin çocuğunuzun sevgi dili hangisi?
Sevmek, sevgiyi göstermek, sevgiyi hissetmek konularına farklı bir bakış açısı getiren “Çocuklar İçin Beş Sevgi Dili” kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Eline Snel bir terapist ve çocuklara yönelik geliştirdiği meditasyon metodu ile Hollanda’da pek çok okulda eğitim veriyor. Kitabı “Bir Kurbağa Gibi Sakin Ve Dikkatli”de bu yöntemi çok güzel özetlemiş. Kitap öyle yalın, öyle dingin ki okurken bile huzur veriyor insana. 🍀Çocuklarımıza duygularını tanımayı, onları hissetmeyi ve herşey gibi duyguların da değiştiğini ve geçici olduğunu öğrettiğimizde, onlara çok önemli bir beceri kazandırmış oluruz. 🍀Duygular bastırılmamalı, ifade edilmesine izin verilmeli ki, bir zaman sonra daha acı bir şekilde patlamasın. 🍀Bazı duygulara dayanmak zordur ama o duyguların bizi yönetip, yönetmemesini sağlamak bizim elimizdedir.
Önce kendinize, sonra çocuğunuza bir iyilik yapın ve bu kitabı okuyun derim😉 İyi hafta sonları…
1970’de Stanford Üniversitesi psikologlarından Walter Mischel’in yaptığı “Marshmallow Testi”ni, derinlemesine anlattığı bir kitap bu. Testte 4-6 yaş arasında yaklaşık 600 çocuğun önündeki tabağa bir marshmallow (bir çeşit tatlı) koyuluyor ve iki seçenek sunuluyor çocuklara: Bunu ister şimdi ye ister biraz bekle ve bir tane daha kazan! Sonra da 10 dakika yalnız bırakılıyorlar. Bu çocuklar ilerleyen yıllarda izlenmiş ve bekleyebilen, irade gücü yüksek çocukların hayatta daha başarılı olduğu tespit edilmiş.
Hayatta otokontrol sahibi olabilmek, hazzı erteleyebilmek, hedef belirlemek ve o yolda odaklı ve sabırlı bir şekilde çalışmak elbette çok kıymetli. Walter Mischel, bu kitapta çocuklarımıza bu özellikleri nasıl kazandırabileceğimizi keyifli bir dille anlatmış.
Tavsiye olunur…
Annelik hissi içgüdüsel midir? Her anne çocuğunu kucağına aldığında ağlar mı? bilmem ama annelik tecrübesinin bir kadını sonsuza dek değiştirdiği kesin.
Bu kitap işte bu psikolojik süreci bilimsel açıdan detaylı bir şekilde anlatıyor. Taze annelere ve anne olacaklara tavsiyem olsun. Hatta annenin işe dönüşü, babanın rolü gibi konularla da taze olmayan anne-babalara da hitap ediyor 🙂
Takip etmekten büyük keyif aldığım ve çok şey öğrendiğim Dr. Bahar Eriş ve Mümin Sekman’ın “Çocuklar Nasıl Başarır?” kitabı, tam anlamıyla bir bilgi seli. İçinde inatçı çocukla başa çıkmaktan, irade gücünün nasıl geliştirileceğine, genlerin etkisinden, iyi alışkanlıkların nasıl yerleştirileceğine kadar pek çok konu araştırmalarla anlatılıyor. Açıkçası bu kitaptan, 5 kitap daha çıkardı. 🙂 Öğrenme aşkı hiç bitmeyen anne-babalara tavsiyem olsun. İyi hafta sonları..
- 1
- 2