Zeynep İşman
  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim
Zeynep İşman
  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim
Etiket:

annebaba

“ÖĞRETMEN ÖĞRETEN DEĞİL, BİRLİKTE ÖĞRENEN OLMALI”

Zeynep İşman 20/05/2018

“Öğretmen öğreten değil, birlikte öğrenen olmalı”

Yasemin Hoca ile tanıştığım ilk gün çok eskilere, ilkokula başladığım güne gittim. 5,5 yaşında, çekingen olarak tanımlanabilecek ama bir o kadar da okula başlamak isteyen bir çocuktum. Bugün olduğum insan olmamda emeği çok büyük olan sevgili ilkokul öğretmenim beni sarıp sarmalamış, sonsuz sevgisi ve şefkatiyle tüm endişelerimi gidermişti. Hatta yaşamım boyunca bilgiye, öğrenmeye bu kadar değer vermemde etkisi çok büyüktür.

İşte Yasemin Hoca ile konuşurken, içimde bir yerlerde bu duygular ayaklandı. Aynı güven, sıcaklık ve minnet duygusunu hissettim. Çünkü konuştukça anlıyorum ki, en büyük hedefi öğrencilere öğrenmeyi sevdirmek. Bunun da ancak sevilen bir öğretmenle ve okul ortamıyla olacağına inanıyor.

Yasemin Pakkan yaşamının 43 yılını eğitime ve öğrencilerine adamış, kendi alanında efsane bir öğretmen. Bugüne kadar hem pek çok devlet okulunda hem özel okullarda binlerce öğrenciye öğrenme ortağı olmuş. Öyle ki, “öğretmenliği öğrencilerimden öğrendim” diyor. Meslek sahibi olup, yurt içinde ve yurt dışında farklı pozisyonlarda çalışan öğrencileri hala kendisiyle görüşüyor.

“Bu ülkeye bir borcum var”

43 yıllık birikimini aktarabilmek, hala ilk günkü heyecanı ile çocuklarla buluşmaya devam etmek ve bu ülkeye bir borcu olduğuna inandığı için bir okul açmaya karar vermiş. Şu günlerde 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılında yeni açacağı okulunun heyecanı ile yaşayan Yasemin Hoca ile doğru okul seçiminden, verimli öğrenme nasıl olura kadar pek çok konuda konuştuk. Söylediklerinin anne-babalar hatta eğitimciler için yol gösterici olacağına inanıyorum.

  • Anne-babalar okul seçerken nelere dikkat etmeli sizce?

“Okul seçiminde tamamen ekibin seçilmesinden yanayım”

Bu konuda yıllardır yüzlerce soru aldım inan. Çocuğu ve aileyi tanırsam cevap vermem daha kolay oluyor. Ancak hiç tanımıyorsam bir yorum da bulunmak zor tabi. Her çocuğa göre bir okul olamaz. Okulun her çocuğa uygun olması gerekiyor. Eskiden en yakın okul en iyi okul diye bir şey vardı. Ben buna katılmıyorum çünkü İstanbul şartlarında artık her yer uzak. Evinize yakın bir yerde trafiğe takılıp saatlerce bekleyebilirsiniz. O nedenle bir kere çok uzak okul diye bakmayalım. Okuldan beklentimize bakalım.

Okulların yerleri, binaları ve fiziki koşulları elbette ki önemli ama buna çok da takılmamak gerekli. Yani süse püse, vitrine çok da aldanmamalı. Hiçbir fiziki imkanı olmayan ama muhteşem öğrenciler yetiştiren okullar var.

Okul seçiminde tamamen ekibin seçilmesinden yanayım. Birincil olarak çocuğunuzu kime teslim ettiğiniz önemli. Okul bir yaşam yeri. Bütün gün okuldalar. O nedenle orada sıfır hata olmalı. Servis şoföründen, ablaya, yemek personelinden, hizmetlisine kadar çok önemli. Öğretmen en son. Tabii ki ondan çok beklentimiz var. Güvenlik çok önemli. Çevresinde neler olduğu önemli. Az da olsa açık alanı olması, az da olsa yeşilliğinin olması önemli.

İkinci önemli konu okulun kadrosunun öğrenmeye açık olması ve sürekli eğitim alması. Kendini ve bakış açısını yenilemesi. Tüm bunları yaparken de tevazu sahibi bir okul olması önemli benim için. Ne kadar talep görürse görsün, her çocuk özeldir ve aynı ilgiyi ister.

“Okul servisle başlar, bu nedenle servis personeli çok önemli”

Ben diyorum ki, bir okul sahibinin en önce yapması gereken şey servis şoförleri ve ablalarla görüşmek olmalı. Okul, çocuk servis aracına bindiği an başlıyor. Ve onlar bizim okul dışındaki güvendiğimiz, çocuklarımızı emanet ettiğimiz insanlar. Ben kendi okulumda düzenli olarak servis personeli ile toplanıyorum. Beklentilerimi aktarıyorum. Eğitimler aldırıyorum.

  • Okulda öğretmen kadrosu nasıl olmalı?

Ben öğretmenim, kimseden öğrenecek bir şeyim yok bakış açısına sahip öğretmenler olmamalı. 43 yıllık eğitimciyim, kendimi hala öğrenci gibi hissediyorum. Öğrenmeye açık öğretmenler olmalı. Dünya gelişiyor, değişiyor. Öğreten değil, öğrencilerle birlikte öğrenen olmalı. Nasıl yapılıyor sen de bana anlat demeli çocuğa. Öğrenen okul, öğrenen öğretmen seçimi yapmalıyız. Çocuğa deneyimleten, yaşatarak öğreten, merak eden öğretmenler olmalı.

  • Veliler düşük gelirlerine rağmen, çocuklarını özel okullara vermek için sıkıntı çekiyorlar?

Bu da beraberinde farklı sorunlar getiriyor. Bütçeleri kısıtlıysa lütfen iyi öğretmeni olan devlet okulu araştırsınlar. İnanın öğretmenlerin, velilerin insiyatif aldığı çok da iyi devlet okulları var. Dediğim gibi önemli olan öğretmen ve okul kadrosu. Aileler fedakarlıklar yapıyorlar ama aile bütçesini de göz önünde bulundurmak şart.

  • Verimli bir öğrenme nasıl olur?

Merak uyandırarak olur. Örneğin elektrik konusunu işliyoruz. Çocuğun gördüğü, hissettiği ihtiyaçtan yola çıkıldığında öğrenme daha kalıcı, verimli olur. Sınıftaki lambanın ışığı nasıl, nerden geliyor? Haydi takip edelim. Duvardaki kablolar, binadaki sigorta, mahalledeki trafo, şehir dışında yüksek gerilim hatları ve barajlar gibi. Öğrenme, konuyu açacak ilginç birkaç cümle ile sonucu onların bulmasını sağlamaktır. Ezber buz üzerine yazı yazmaktır. Boşuna bir uğraştır.

  • 17 Mayıs Okul Dışarıda Günü idi. Açık havada eğitimi desteklediğinizi her zaman söylüyorsunuz, bunun eğitime katkısı neler?

Öğrenme ortamını sınıfla sınırlandıramayız. Fırsat eğitimi her yerde ve her zaman yapılabilir. Öğretimi sınıf duvarlarının arasına hapsettiğimizde yaşam alanı olan okulu değerlendirmemiş oluruz. Doğada ve açık havada öğretim çok daha keyifli ve kalıcı olur. Öğretmenliğe başladığım ilk yıllarda günün yarısını bahçede geçirirdik. Özelikle yazma etkinliğine gerek duyulmayan derslerin tamamını hava koşulları uygun ise çimenlerde yapardık. Akademik dersler arasında on dakika bile olsa bahçe oyunları, yarışmalar düzenlerdik.

Dünya öğrenmeyi kalıcı ve kolay bir hale getirmek için uğraş veren eğitim bilimcilerle dolu. Bu konuda öğretmen eğitimleri vererek öğretmenleri sınıf dışına alıştırmamız gerekiyor. Deneylerimizi bahçede yapabiliriz.  Çamurlu suyun içindeki planktonları yerinde gözlemleyebiliriz. Kurbağanın başkalaşımını her gün izleyebiliriz. Mevsimleri, mevsimlere göre bitkilerin ve hayvanların değişimlerini gözlemleyebiliriz.

  • Çocuğa sorumluluk nasıl kazandırılır?

Yapabileceği işleri ellerinden almayarak. Kendi işini kendisinin yapması konusunda fırsat yaratarak. Yatağını kapatabilir, tabağını mutfağa taşıyabilir, kurabiyeye şekil verebilir. Çorabını kendi giyip, giysilerini katlayabilir. Ona ihtiyacınız olduğunu hissettirmek çok önemli. Yardım istemeliyiz ondan. Yardım etmenin yüceliğini, kendine yetmenin sağladığı özgüveni hissetmeli. Toplumumuz kız çocuklara sorumluluk vermede daha cesur. Lütfen her iki cinse de sorumluluk verelim.

Yasemin hocanın anlattıklarından kısa kısa notlar:
Çocuğun okuldan hangi duyguyla geldiği size ipuçlarını verir
Veliler çocuklarının okuldan eve nasıl geldiklerine baksınlar. Mutsuz, bıkkın, yorgun mu geliyor? Bazısı hala enerjik oluyor ve o günü heyecanla anlatıyor. Bazısı elinde kocaman bir kitapla geliyor ve merakla onu incelemeye başlıyor. Bunlar anne babalar için çocuğun okulu sevip sevmediğine dair en büyük ipucu.
Biz okulların görünüşüne çok takılıyoruz
Gittiğim yurt içi, yurt dışı her yerde mutlaka okul binalarını gezmeye çalışırım. Mesela Avrupa’da pek çok okulda akıllı tahta diye bir şey yok, sıralar, masalar son derece basit. Çocukların yerde oturma bölümleri var. Mutlaka kütüphaneleri ve okuma alanları var ve hiçbiri düzenli değil. Gördüm ki, biz içerikten çok görünüşe takılıyoruz. Binaların ne kadar modern, ne kadar şık, teknolojik, bakımlı olduğu ile ilgileniyoruz. Oysa ki önemli olan okulun kadrosunun niteliği. Öğretmenin de velinin de öğrenmeye açık olması çok önemli
Öyle öğretmenler biliyorum ki, çocuklara bu okul çok pahalı, sen bu okula layık değilsin diyen. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir söylemle o çocuğun ruhuna nasıl zarar verdiğinin farkında bile değil. Bunlara tahammülüm yok. Öğretmen de, veli de çocukla birlikte öğrenmeye, dinlemeye açık olmalı.
Yaramazlık diye bir şey yok
Çocukları yaramaz diye etiketlemeyi son derece yanlış buluyorum. Yaramazlık diye bir şey yok bence. Merak var. Çocukla aynı frekansta olursak yaramazlık falan da olmaz. Çocuk bir şey yaptığında siz de dahil olun ona. Çocuklarla konuşurken onları incitmemeli. O zaman her şey normale dönüyor.
Okul-veli arasında denge olmalı
Eskiden müdürün odasına önümüzü ilikleyip, titreyerek girerdik. Artık böyle değil. Okullar çok değişti. Çocuğa ve veliye saygı arttı. Ama burada da denge çok önemli. Velilere kapılar sonuna kadar açık. Veli her zaman dinlenmeli. Ama bu veli de her şeye karışabilir anlamına gelmemeli. Baskısız, yaptırımsız, otokontrolle yaşanan bir okul mümkün. İlkokul ve lise ayrı olmalı
Yuva ve ilkokulun çok büyük olmamasından yanayım. Büyüdükçe aynı kalitede eğitimi vermek güçleşiyor. Okul öncesinde binalar küçük olmalı, bolca yabancı dil ve aktivite olmalı. Lisenin de ayrı olması gerektiğini düşünüyorum. Lise başka bir dünya. İlgi alanları, hayata bakışları farklı. O nedenle aynı kampüste olmamalı. Aynı bünyede bulunması okulu akademik olarak zayıflatıyor çünkü lisede başarı ve sınav kaygısı oluyor.

Zeynep İşman

İletişim Uzmanı/ Ebeveyn Koçu
zeynep@birliktebuyuyoruz.com
https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

 

 


 

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

İyi Ebeveyn Olmak Sorun Çözmek Demek mi?

Zeynep İşman 13/05/2018

Çocuğunuzun içinde bulunduğu sorunda kalmasına ne kadar dayanabilirsiniz?

Ya da şöyle sorayım.

Çocuğunuzun bir sorunla boğuştuğunu görüp, hiç müdahale etmeden, sıkıntı çekmesine ve sonunda kendi çözümünü bulmasına izin verebilir misiniz?

Ebeveynler, bu soruya genellikle “dayanamam, hemen yardımcı olurum” ya da “Ben onun annesiyim/babasıyım, tabii ki sorununu çözmesine yardımcı olacağım” yanıtını veriyor.

Haksızlar mı? Elbette hayır. Ancak burada altını çizmek istediğim şey, müdahalelerimizin sınırı! Her şeyde olduğu burada da asıl olan denge! Elbette çocuğumuzun güvenliğini tehdit edecek, hayati sorunlardan bahsetmiyorum. Örneğin; bebeğimiz uzanmaya çalıştığı nesneyi almaya çalışırken, küçük çocuğumuz oyunda birinci olamadım diye ağlarken, oğlumuz proje ödevini zamanında yapmadığı için evin içinde kıvranırken, genç kızımız ‘neden benim erkek arkadaşım yok’ diye bunalımlardayken müdahale etmeden, sadece yanında olarak ve kabul ederek ne kadar durabiliyoruz?

Yapılan araştırmalara göre, ergenlik dönemini anne/babasından uzakta geçiren (yatılı okulda, yurt dışında vs.) çocukların, kimlik geliştirme konusunda daha rahat bir gelişim gösterdiği izlenmiş. Bu tabii ki genellenemez. Ailenin varlığı ve önemi yadsınamaz. Ailesinin sevgisi ve güvenini arkasında hisseden çocukların, hayata 1-0 önde başladığı da başka bir gerçek. Ancak burada kritik olan, varlığımızla çocuklarımızın yanında iken, onların doğal gelişimlerini nasıl desteklediğimiz ve ihtiyaç duydukları özerkliği ne kadar verebildiğimiz.

Müdahalelerimizin sınırı olmalı
Özellikle ergenlik döneminde anne babadan ayrılma ve yeni insanlar tarafından kabul görme çok önemli bir hal alıyor. Yine bu dönem hormonlardaki yoğun dalgalanımlar, risk alma davranışlarını da arttırıyor. Risk almak anne/babalar için korkutucu. Risk demek tehlikelere gebe olmak demek aynı zamanda. Oysa diğer taraftan risk almak başarı ve gelişimi de tetikleyen bir şey. Dolayısıyla herhangi bir engellenme yaşamayan çocuklar risk almaktan kaçınmıyorlar. Ve bu da kendi doğrularını, deneme-yanılma yoluyla kendilerinin bulmasını sağlıyor. Gelişimleri de bu doğrultuda daha hızlı oluyor.

Sürekli kontrol edilen, sorunları ebeveynleri tarafından çözülen, sorunla uğraşma, çözüm seçenekleri üretme şansına sahip olmayan çocukların dayanıklılıkları da daha zayıf oluyor. Böyle büyüyen çocuklar, büyüdüklerinde de çevrelerinde sorunlarını çözecek birilerini arıyorlar.

Sorunu çözmek değil, çözebilmesine destek olmak
Ebeveyn olmak demek çocuklarımızın sorunlarını çözmek zorunda olmak demek değil. Bu aynı zamanda bizler için çok büyük bir yük. Etkili ebeveynlik, çocuğa sorununu çözebilecek bakış açısı, öngörü, alternatif çözümler üretebilme kapasitesi, zihinsel esneklik ve uyum kabiliyeti kazandırabilmek demek.

Kapanışı Dr. Thomas Gordon’un Etkili Anne Baba Eğitimi kitabından bir alıntı ile yapmak istiyorum:

“Çocuk bir şeyler ile uğraşırken ona karışmamanız, kabullendiğinizi sözsüz olarak ileten güçlü bir iletişim yoludur. Çoğu anne ve baba çocuklarına sürekli müdahale ederek, karışarak, onları kontrol ederek ve yapmakta oldukları şeylere katılarak ne kadar çok kabul etmeme mesajı verdiklerini fark etmiyorlar. Çocuklarının ayrı bir birey olmalarına izin vermeyi reddederek, onların odalarının ya da kişisel ve özel düşüncelerinin mahremiyetini ihlal ederler. Bu genellikle kendi güvensizliklerinin , ebeveynsel kaygıların ve korkuların bir sonucudur.”

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

 

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Nedir Bu Gavur (!) Çocuklarının Sırrı?

Zeynep İşman 04/05/2018

Not: “Gavur” burada sıfat olarak değil, isim olarak kullanılmıştır😊

Geçen hafta, herhalde dünya üzerinde aynı anda binlerce çocuğun aynı anda bir arada bulunabileceği nadir yerlerden birindeydim. Kızımıza uzun zamandır verdiğimiz sözü tuttuk ve 23 Nisan’ı bahane ederek, Danimarka/Kopenhag’daki Legoland’e gittik.

Şayet çocuğunuz lego sever bir çocuk ise burası gerçekten biçilmiş kaftan. Hemen her yaş grubu için bir aktivite ya da oyun alanı düşünülmüş. Hele ki konaklama yeri olarak Legoland’in kendi otelini tercih ederseniz, çocuğun mutluluğunun tavan olması garanti. Bizde de durum böyle oldu. Tabii her ana/baba gibi çocuğumuz mutlu olunca biz de çok mutlu olduk.

Legoland’de geçirdiğimiz 3 gün benim açımdan başka farkındalıklara da sebep oldu. Adeta bir laboratuvar gibiydi. Yeni doğmuş bebekten, ergenlere kadar her yaş grubundan ve çevre ülkelerden pek çok çocuk oradaydı. Ve tabi anne babaları.

Tek cümle ile özetlersem: hayranlık duydum. Hayranlık duydum çünkü bu kadar çok çocuğun aynı anda bulunduğu bir yerde hiç mi sıkıntı çıkmaz, hiç mi kaos olmaz! Gerçekten yetişkinlerin çocuklarıyla olan ilişkilerine hayran kaldım. Tabii düşünmeme sebep oldu neden biz yapamıyoruz diye. Çünkü yakın zamanda İstanbul’daki Legoland’de de bulunduk. Karşılaştırma yapmak istemiyorum çünkü yanından dahi geçemez maalesef. Amacım bizi yermek onları övmek değil kesinlikle. Ama inanın yakın zamanda her iki ülkedeki Legoland’leri deneyimlediğim için söyleyebiliyorum ki; ebeveyn tutumları her şeyi değiştiriyor. Peki bizim yapamadığımız ama onların yaptığı ne?

Gözlemlediklerimi daha net anlaşılması için maddeler halinde yazacağım:

  • Bir kere hedef kitle çocuklar olduğu için, restoranttan, tuvaletlere, bilet kuyruklarından, lobiye kadar her alanda çocukların beklerken sıkılmaması için oyun alanları var. Çocuk kapasitesini karşılayabilecek büyüklükte ve temiz! Bu inanılmaz bir nimet. Derin’in bir kere bile sıkıldım dediğini duymadım.
  • Bence en büyük erdemlerden biri bekleyebilmek. Bizim yapamadığımız bir şeyi yapıyorlar. Bekliyorlar! Aileler beklemeyi bilince, çocuklar da bekleyebiliyor.
  • Kimse legoların önünde çocuğunun fotoğrafını çekecek diye başkasının hakkını gasp etmiyor. “Geçsene” diye çocuğunu ittirmiyor. Ne kendi çocuğunu, ne elalemin çocuğunu itip kakmıyor. (bunların hepsi İstanbul’daki Legoland’de oldu pek çok kez)
  • Kimse gerekmedikçe yükses sesle konuşmuyor. Çocuğuna seslenmek için metrelerce öteden bağırmıyor.
  • Çocuklar da anne babalarını çağırmak için metrelerce öteden “annnneeeeeğğğ” diye bağırmıyor. Hal böyle olunca ortalık süt liman.
  • Çocuklar attıkları her adım için anne/babalarından onay alma ihtiyacı hissetmiyor. Ya da onaylanmak için “anne bak nasıl koştum, baba bak nasıl zıpladım” demiyor.
  • Otel restoranı 400 kişilikti ve neredeyse 300’ü çocuktu. Bir tane bağıran, ağlayan, etrafa döküp saçan çocuk yoktu. (Derin dışında😊)
  • Oyun alanlarının giriş ve çıkışları o kadar iyi düzenlenmiş ki, kimse birbirini ezmiyor ya da gereksiz tıkanıklıklar olmuyor.
  • Toplumun genelinde güven ilişkisi var. Kendilerine, çocuklarına ve çevrelerine güveniyorlar. Öyle olunca da paranoyakça kaygılar, etrafa şüpheci bakışlar, süzmeler falan yok.
  • Herkes kendiyle ilgili, etrafıyla değil.

Toplumsal kültür, aileleri mi etkiliyor yoksa aileler toplumsal kültürü mü oluşturuyor? Bu tavuk/yumurta ilişkisi gibi. Ama değişim bir yerlerden başlamalı. Anne/babalar olarak bakış açımızı değiştirirsek, çocuklarımız da yarının yetişkinleri olarak bunu topluma yansıtır.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

1 FacebookTwitterPinterestE-posta

Çocuğa “Özelsin” Demek Doğru mu?

Zeynep İşman 01/05/2018

Etrafımda sıklıkla çocuklara “sen çok özelsin”, “sen teksin”, “sen harikasın” denildiğini duyuyorum. Sağlıklı bir kişilik gelişimi açısından acaba bu ne kadar doğru?

Elbette her insanın özel olduğu doğru. Hepimiz tek ve özeliz. Bizden bir tane daha yok. Çocuklarımız da bizim için çok kıymetli ve özeller şüphesiz. Ancak edindiğim pek çok kaynakta, büyüme çağında sürekli biricikliği vurgulanıp, yaptığı her şey övülen çocukların, ego gelişimlerindeki dengesizlikten bahsediyor. Bu da büyüdüklerinde ikili ilişkilerden, okul başarısına, iş bulmaktan, evliliğe kadar pek çok konuda sıkıntı yaşamalarına neden olma riski taşıyor.

Ebeveynlik anlayışı değişti
Bizden önceki nesil daha kalabalık ailelerde, daha çok kardeşle ve daha az imkanlarla büyüdü. Özel olmak, biricik olmak gibi kavramları duymadık. Bizler herkes gibi çocuklardık. Son 15 yılda ise Türkiye’de pek çok şey gibi aile yapıları da değişti. Aile büyükleri artık ayrı yaşıyor. Tek çocuklu ailelerin sayısı arttı. Teknolojiye ve bilgiye erişim çok kolay. İmkanlar geniş. Kadının çalışma hayatında yeri giderek artıyor. Ebeveynlik anlayışı değişti, gelişti.

Tüm bunlar zaman içinde bireyselliği ön plana çıkardı. Kolektif hayatlardan, yalnızlığın arttığı yaşamlara geçtik. İnsana yani kendimize ve çocuğumuza verdiğimiz önem arttı. Daha çok öğrenip, gelişmeye odaklıyız. Buraya kadar her şey çok güzel. Ancak çocuklarımıza verdiğimiz mesajların ayarı kaçtı sanki.

Çocuklara özgüvenleri gelişsin, kendileriyle barışık olsunlar, sevildiklerini bilsinler diye söylediğimiz “özelsin”, “teksin”, “harikasın” mesajları, aşırı şişirilmiş egolu, kendini evrendeki en bilge ve özel kişi sanan ama gerçek hayata düştüğü zaman öyle olmadığını görüp, bunalıma giren genç nesiller yarattı. Psikolojik danışmanlık merkezleri, “farkındalığı çok yüksek” diye getirilen ve zeka testi yaptırılan çocuklarla dolu. Zeka testlerinin yeniden düzenlenmesi gündemde. Çünkü artık herkesin çocuğu çok zeki, çok başarılı, çok farkındalıklı.

Öyle ki bu çocuklar büyüyüp okula başladıklarında öğretmenlerine saygı duymuyorlar. Tek bir sözleri ile ailelerini okula getirtip, istediklerini yaptıracaklarını biliyorlar. (Tabii bunda eğitim sistemindeki yanlışların da payı var) İş hayatına başlıyorlar, şirket beğenmiyorlar ya da ilk girdikleri işte anında müdür olmak istiyorlar. İlk iş günü biri “Şu dosyaları arşivler misin?” dediğinde, dünyalar başlarına yıkılıyor ve istifayı basıyorlar. Ya da bir hayat arkadaşı bulma konusunda sıkıntı yaşıyorlar çünkü kimsenin kendilerine layık olmadığını düşünüyorlar.

Özetle; kendinden başkasına değer vermeyi, bir şeye emek vermeyi, sabretmeyi, düşe kalka başarmayı, zorluklar karşısında mücadele etmeyi bilmiyorlar. Bilmedikleri için de gelişemiyorlar.

Son dönemde pek çok öğretmen ve psikolojik danışman ile sohbet etme fırsatım oldu. Ne yazık ki okullar böyle çocuklarla dolu. Sağlıklı bir insanda ego gelişimi tabii ki önemlidir. Kafasına vura vura büyütülen çocuklar, gün geliyor kendine güvensiz yetişkinler oluyorlar. Ama her şeyin bir dengesi olmalı. Çocuklarımız bizler için çok özeller ama hayatlarının sadece bizden ibaret olmadığını hatırlamalı ve büyüdüklerinde zorlanmamaları için gereksiz övgülerden kaçınmalıyız. Çabalarını görelim ve yargısız bir şekilde onaylayalım ama attıkları her adımın mükemmel olmak zorunda olmadığını da bilsinler. Bu şekilde iyilik yapalım derken, kötülük yapıyoruz.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Çocukla İletişimde Sihirli Değnek Var mı?

Zeynep İşman 14/04/2018

Bazı olayların bizdeki karşılığı ile çocuk dünyasındaki karşılığı bambaşkadır. Refleksif olarak çocuklarımız bir şey söylediğinde anında tepki ya da cevap verme zorunluluğu hissediyoruz. Bir sorunu olduğunda derhal çözüm bulmak ya da tavsiyemizi paylaşmak istiyoruz. Farkında olmadan tepkisel yaklaşıyoruz. Genellikle çocuğumuzu bazen de karşı tarafı savunmaya geçiyoruz. Tüm bunlar iletişimi ya başlamadan bitiriyor ya da sekteye uğratıyor.

Halbuki biz ne istiyoruz?
Çocuğumuz bizle konuşsun, dertleşsin, hem en iyi arkadaşı olalım (ki böyle bir şey yok) hem de annesi babası olduğumuzu unutmasın, hem her şeyini anlatsın hem de çok özele girip bize kalp krizi geçirtmesin, hem döner olsun hem dönmesin. Böyle bir dünya yok tabii. Ama yapılacak şeyler var.

Birkaç dialog örneği yazacağım, bizim söylediklerimizin çocuk dünyasındaki mealini anlamamız açısından:

Çocuk: Anne, arkadaşımın kardeşini hiç sevmedim.
Anne: Aaa neden ki, ne sevimli çocuk halbuki?
Çocuk: İşte sevmedim, o hiç iyi bir çocuk değil, bir daha gelmesin bize.
Anne: Aman sen de ne şımarık çocuksun, kimseyi beğenmiyorsun!

Veya

Ç: Anne, arkadaşımın kardeşini hiç sevmedim.
A: Hıımm öyle mi?
Ç: Evet, yani aslında sevdim ama oyunumuzu bozuyor.
A: Anladım bu seni sinirlendirmiş olmalı…
Ç: Evet sinirlenmiştim biraz, o yüzden öyle söyledim. Aslında tatlı bir çocuk. Küçük olduğu için anlaşamadık. Galiba bizle oynamak istiyordu.
A: Yaş farkından dolayı uyum sağlayamadınız sanırım birbirinize. Doğru mu anladım?
Ç: Evet doğru. Aslında ona oyalanabileceği şeyler verseydik, bu sorunu yaşamazdık.

Minicik bir soru değişikliği ya da bazen soru sormamak nasıl da sohbetin akışını değiştiriyor değil mi? İlk örnekte konuşma çok kısa sürdü ve ebeveynin çocuğa hakaret etmesiyle sonlandı. Alternatifinde ise bir olay üzerine uzun bir sohbet başladı ve çocuğun kendi çözümünü bulmasına kadar sürdü. Hatta belki arkadaşlık, uyum gibi konular üzerine de devam edebilir bir konuşma olabilir.

Başka bir örnek:

Çocuk: Tatilde kayak kampına gitmekten vazgeçtim baba.
Baba: Ne demek vazgeçtim? Dalga mı geçiyorsun sen?
Çocuk: Hayır dalga geçmiyorum. Gitmek istemiyorum kampa.
Baba: Senin keyfine göre hareket edemeyiz. Gitmek istediğin için kayıt ettirdik seni. Çocuk oyuncağı değil, vazgeçemezsin. Haftaya gidiyorsun tabii ki, konu kapanmıştır.

Ya da

Ç: Tatilde kayak kampına gitmekten vazgeçtim baba.
B: Sahiden mi? Bu kampa gitmeyi çok istediğini sanıyordum.
Ç: Evet çok istiyordum ama artık gidemem.
B: Hıım anlıyorum, bu kadar çok istediğin bir şeyden vazgeçtiğine göre, önemli şeyler olmuş olmalı!
Ç:….. Aslında öyle sayılır. Okulda arkadaşlar ne kadar uzun süredir kaydıklarını anlattılar bugün. O takımın içinde olursam rezil olurum, herkes benimle alay eder. Bunu istemiyorum.
B: Anlıyorum, senin için çok zor olmalı bu. Peki bu duruma bir çözüm bulursan yine gitmek ister misin kampa?
Ç: Evet kesinlikle.
B: O zaman neler yapabileceğimizi düşünelim mi?
Ç: Olur.
B: Aklına gelen bir şeyler var mı?
Ç: Öğretmenimle konuşsak ve bulunduğum takımı değiştirsek olur mu?

Gördünüz mü nasıl da değişiyor konuşmanın seyri.

Bazen çocuğun sıkıntısı, bize göre çok saçma ya da küçücük, önemsiz bir konu olabilir. Ama çocuğu aşağılamak, küçümsemek, derdi ile alay etmek iletişimin katillerindendir. Bunun yerine sabır ve saygı ile sorununu dinlemek, istediği anlarda destek olmak aradaki ilişkiyi canlı tutar.

Özetle; çocukla iletişimde sihirli değnek yok. Az konuşan, hemen heyecanlanıp konuya atlamayan, her şeye öneri getirmeyen ebeveyn var.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

 

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Zeynep İşman

Köşe Yazarı / İletişimci / Etkili Anne Baba Okulu Eğitmeni ... daha fazlası için tıklayın.

INSTAGRAM

birliktebuyuyoruz

“Enflasyon oranındaki %1’lik her artış, suça sürüklenen çocuk sayısını yaklaşık 1029 kişi artırıyor.” 
Bu bilgiyi geçtiğimiz günlerde TBMM’de katıldığım Çocuk Hareketi toplantısında öğrendim. TÜİK verileri. 2024 yılı yok içinde. Ben sayının çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Evet enflasyonun artışının ve eğitime ayrılan bütçenin azalmasının, suça karışan çocuk konusuyla direk ilgisi var.

Suçun içinde büyüyen çocukların, herhangi bir suça karışma ihtimalleri de çok ciddi yükseliyor. 

Son dönemde neden çok sık, bilmem kaç sabıkası olan ve sokaklarda dolaşan çocuk haberleri okuyoruz nedeni belli. Şu yaşımda, iki üniversite bitirmiş ve epeyce sosyal çevresi olan biri olarak, ‘Bana bir silah bul’ deseniz nereye gideceğimi bilemem. Ama bu çocuklar her tür maddeyi peynir ekmek gibi buluyor. 

Tek bir çocuğun bile güvende olmadığı bir toplumda, hiçbirimizin çocuğu güvende değil. Çocukları korumak sadece anne babaların görevi değil.

#çocuk #suçakarışançocuklar
Momtalks ailemiz genişliyor. Bu sefer de Adana’ Momtalks ailemiz genişliyor. Bu sefer de Adana’daydık. 2017 yılından beri ülkenin dört bir yanında binlerce ebeveyn ve eğitimci ile buluşuyoruz🧿.
Dün sadece Adana’dan değil, Hatay’dan, Mersin’den, Gaziantep’ten, Kahramanmaraş’tan, Adıyaman’dan, Kayseri’den gelenler de vardı. Eğitim sevdalısı hepinize teşekkür ederiz. Ülkemizde eğitime verilen değer ortada, o nedenle sizleri gördükçe umutla yolumuza devam edebiliyoruz 🙏🏻.

Dün bizlerle olan ve konuşmacı olmak dışında tüm heyecanımıza da ortak olan dostlarımıza tekrar teşekkürler. İyi ki varsınız💕

22 Aralık’ta Ankara’da görüşmek üzere. Bu sefer online da katılabileceksiniz. @momtalkstr 

#birliktebüyüyoruz #gelecekailedenbaşlar #momtalkstr #momtalksadana #eğitim #aile #çocuk #ebeveyn
İlham dolu bir röportaj ile karşınızdayım bu İlham dolu bir röportaj ile karşınızdayım bu pazar sayfamda ✨ 

Fizyoterapist Zeynep Büyükardıç’ın @zeynepbuyukardc hikâyesi tam anlamıyla bir yaşama azmi ve kararlılık örneği. Büyükardıç, 6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş’taki kliniğindeydi. Enkazdan 2 gün sonra kurtarılabildi. Sağ kolunu ve bacağını kaybetti. Uzun bir tedavi sürecinden sonra, vazgeçmek ve köşesine çekilmek yerine mesleğine devam etmeyi ve kendisi gibi ampute hastalarına umut olmayı tercih etti. Hayattaki en büyük tutkusu mesleği olan Büyükardıç, bu tutkunun ve güçlü yapısının kendisini ayağa kaldırdığını söylüyor. 
3 Aralık Dünya Engelliler Günü öncesinde GBB Ortez-Protez merkezinde çalışan fizyoterapist Zeynep Büyükardıç ile konuştuk. Kendisine çok teşekkür ediyorum 🙏🏻

Yazının tamamı Milliyet Pazar’da ve profilimde …

#birliktebüyüyoruz #milliyetpazar #3aralıkdünyaengellilergünü #engeltanımayanlar
Yorulduk morulduk ama değdi be Adana 💕 Emeği Yorulduk morulduk ama değdi be Adana 💕
Emeği geçen, bizle birlikte haftalardır koşuşturan tüm dostlarımıza, çok değerli konuşmacılarımıza ve salonu dolduran Adana ve çevre illerden gelen sizlere sonsuz teşekkürler 🙏🏻 Biz kocaman bir aileyiz 🫶🏻 @momtalkstr 

#gelecekailedenbaşlar #momtalkstr #momtalksadana #birliktebüyüyoruz
Sevgili Ahmet Baran @baranahmet ile muhteşem bir Sevgili Ahmet Baran @baranahmet ile muhteşem bir Momtalks Adana ❤️🙏🏻 @momtalkstr 
Başladık… 

Babacım çok sevdiğini biliyorum. Senin için 💕 @mehmethalilisman 

#gelecekailedenbaşlar #birliktebüyüyoruz #momtalkstr
Evet Adana! Biz geldik, siz nerdesiniz? 😁 
Yarın sabah 09:30 itibarıyla tam burada, Orhan Kemal Kültür Merkezi’ndeyiz @momtalkstr @dr.bahareris 

#gelecekailedenbaşlar #momtalkstr #momtalksadana #aile #eğitim #çocuk #ebeveyn #ergen #birliktebüyüyoruz #işbirliği
Böyle kucaklaşmalara hazır mısınız sevgili A Böyle kucaklaşmalara hazır mısınız sevgili Adanalılar? 
30 Kasım Cumartesi oradayız. Yerinizi alın 👉🏻 @momtalkstr 

Çukurova Belediyesi Orhan Kemal Kültür Merkezi
Program:
09.30 Karşılama ve kayıt
 
09.45​ Zeynep İşman-MomTalks Partner
10.00 ​Dr. Bahar Eriş- MomTalks Fikir Annesi
​​
“İlham Verenler”
10.15​​ “Nasıl Başardım?”
Nesrin Olgun Arslan / Yüzücü

10.55​ “Başarının Sol Anahtarı”
Ahmet Baran / Kanun Sanatçısı

11.45 ​​Kahve Molası
 
12.00 ​“Çocuklarda Matematiksel Düşünme Becerisi”
Burcu Haboğlu Baba / Matematikçi-Eğitim Girişimcisi

12.40​ “Sınavlarda Başarı İçin Etkili Çalışma Yöntemleri”
Emre Dalkılıç / Yazar
Filiz Özdemir / Eğitim Danışmanı
 
13:30​ Öğle Arası
 
14.30 “Rağmenci Olmak“
Mümin Sekman / Başarı Uzmanı - Yazar

15.15​ “Akran Zorbalığı”
Yasemin Meriç Kazdal / Klinik Psikolog

15.50​​ Kahve molası

16.15​ “Hocam Ne Olacak Bu Çocuğun Hali?”
Ferhat Aydın / Psikolog

#momtalkstr #momtalksadana #gelecekailedenbaşlar #birliktebüyüyoruz
Bugün @gelecegedokunananneler ve Başkent Üniver Bugün @gelecegedokunananneler ve Başkent Üniversitesi ev sahipliğinde, Çocuklukta Duygusal İhmal konusunda çok değerli paylaşımlar dinledim. @prof.dr.ferhundeoktem hocamın anlattığı bir olay ilgimi çekti ve paylaşmak istiyorum.

Yıllar önce Susam Sokağı dizisinde bir karakter ölmüş ve Amerika’daki tüm ekip, çocuk psikologlarıyla toplanıp, bu durumu çocuklara nasıl anlatacaklarını konuşmuşlar. Bir kısım karakteri tatile çıkaralım dese de çoğunluk bunun yanlış olduğunu, çocukların güvenini kaybedemeyeceklerini söylemiş. Sonunda ölümle ilgili kısmın gösterileceği bölüm bir tatil dönemine denk getirilmiş çünkü çocukların aileleriyle izlemeleri isteniyormuş. Bu sırada okul öncesi dönemde çocuğu olan aileler izinli sayılmış ve ailelere çocuklarıyla ölümü nasıl konuşabileceklerine dair bilgilendirilme yapılmış.

Ülkemizde ise yine geçmiş yıllarda bir öğretmen sınıfta çocuklara öldüklerinde kendi cenazelerinin nasıl olacağını tüm detayına kadar tarif edip, ahirete hazırlık adı altında ders (!) anlatmıştı. O dönem o okuldaki çocuklar titreme, ağlama, kusma belirtileri ile hastaneye getirilmiş.

İki yaklaşım arasında nasıl farklar görüyorsunuz? Çocukluk özen gerektirir. Bu hassas dönem emek ister. 
Çocuk istismarı sandığımızdan çok daha kapsamlı bir konu. Çocukları ihmal etmek ve istismar etmek arasındaki geniş çizgide gidip geliyoruz. En çok da en yakınlardan geliyor bu durum ne yazık ki.

#çocukluktaduygusalihmal #ihmal #istismar #birliktebüyüyoruz
Soğuk Ankara’dan günaydın ❄️ Poz vereyim Soğuk Ankara’dan günaydın ❄️ 
Poz vereyim diye bir artistlik yaptım önce ama son fotoda görüldüğü gibi dondum:)

Bugün @gelecegedokunananneler ile “Duygusal İhmal Sempozyumu”ndayım. Konu görünmeyen/fark edilmeyen ama çok yaygın bir durum olduğundan çok mühim. Notlarımı paylaşacağım.

#birliktebüyüyoruz #çocukluktaduygusalihmal #duygusalihmal
Adana’da büyüyen ve bunun psikolog olmasında Adana’da büyüyen ve bunun psikolog olmasında çok etkisi olduğunu söyleyen @barpsikologu Ferhat Aydın, “Hocam ne olacak bu çocuğun hali?” başlıklı psiko-gösteriyle Momtalks Adana’nın kapanışını yapacak. ☺️

Dopdolu bir gün sizleri bekliyor. Tadı damağınızda kalacak. Ayrıntılar @momtalkstr sayfasında ve profilimde…

#momtalkstr #momtalksadana #adana #adanaetkinlik #gelecekailedenbaşlar #birliktebüyüyoruz #eğitim #aile #çocuk #ebeveyn
Daha Fazla... Instagramda takip edin

Menü

  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim

İlgi Görenler

  • 1

    Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

    10/03/2018
  • 2

    Lion

    30/12/2017
  • 3

    Doğadaki Son Çocuk

    25/04/2018

Bülten

"Birlikte Büyüyoruz" bültenimize abone olarak, makaleler, bilgilendirmeler ve fotoğrafları doğrudan e-posta adresinize alabilirsiniz.

Gizlilik Politikası            Kullanım Şartları

  • Instagram
  • E-posta

Zeynep İşman - Birlikte Büyüyoruz®. Tüm hakları saklıdır. İzin almadan kullanılamaz. Geliştirme: W Dijital


Başa Dön