Son günlerde kendimi bir film setinde yaşar gibi hissediyorum. Mahallede yürüyüşe çıkınca, kime selam vermem gerektiğini anlayamıyorum, çünkü maskelerle herkes birbirine benziyor. Dün, yıllardır tanıdığım bir doktor bana doğru yürüyünce, kim olduğunu anlamadan konuşmaya başladım. Biriyle konuşurken, ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini anlamakta zorlanıyorum, çünkü sadece gözlerine bakarak bir yorumda bulunmak çok zor oluyor. Markette, otobüste, yolda hep aynı donuk bakışlar sanki. Yüzümüzde duygularımızı karşı tarafa yansıttığımız onlarca mimik var ve maskeli iken bunları ayrıştırmak çok zor.
Empati, insanlık becerisidir!
Empati, insanı diğer canlılardan ayıran en büyük beceridir. Başkalarıyla duygusal bağ kurmamızı sağlar. Karşımızdakinin halinden, tavrından, neler hissediyor olabileceğini tahmin ederiz, duygularına dair fikir sahibi oluruz. Empati, insan olabilmenin olmazsa olmazıdır! Örneğin annenin, bebeğine ifadesiz bir yüzle baktığı ve bebeğin korku ve kaygı ile ağlama krizine girdiği “Still Face” (donuk yüz) adlı bir deney vardır. Sosyopatlar üzerinde yapılan çalışmalarda da, empati becerisinden yoksun oldukları görülmüştür.
Martin Lindstrom, “Koronavirüs Dünyasında Buy-ology” kitabında şöyle diyor: “Empati, insan türünü bugün bildiğimiz hale dönüştüren şeydir. Saldırmadan önce kendimizi düşmanın yerine koymak ya da bir ayının ne yapacağını tahmin etmek bizim hayal gücümüzdür. Öfkeye kapılmak yerine birbirimizi koruma yeteneğimizdir. Ama empati hissinin yerini şimdi korku ve maskeler aldı. Şu an bu korkutucu trend, gezegenimizin büyük bölümünü sarmış durumda. Bu salgın, yaşama ve nefes alma şeklimizi; umutlarımızı ve hayallerimizi nasıl etkileyecek?”
Empati kaybının sonuçlarını da çarpıcı şekilde aktarıyor: “Çalışmalar, yüzüne botoks uygulatan annelerin çocuklarının, empati kurmayı kolaylaştıran ifadeleri göremediklerinden, anneleriyle duygusal bağlarını kaybettiğini gösteriyor. ABD’de on binden fazla genç arasında yapılan bir araştırmaya göre, insanların empati seviyesi son on yılda yüzde 50 azalmış. Bu arada intihar oranlarının artışına tanık olduk. Çok yönlü çalışmalar, bu şaşırtıcı bağlantıyı doğrular nitelikte. Koronavirüs, yüz maskelerini de yanına alıp gidecek elbette. Sonra başka küresel salgınlar da yaşanacaktır. Ama ben bunları kastetmiyorum. Bahsetmek istediğim şey, yaşam tarzımızın değişmesinden kaynaklanan empati kaybı…”
Koronavirüs salgınından en ağır etkilenen, binlerce insanın öldüğü ve 80 gündür karantinada olan İtalya, geçtiğimiz gün normal hayata dönüş yaptı. Manzaralar yine düşündürücüydü. İnsanlar maskeler ve eldivenlerle, kafelerde içkilerini içip, güzel havanın tadını çıkarıyorlardı. Onları, ‘deli’ ya da ‘sorumsuz’ diye yargılamak çok basit olur. Çünkü iletişim kurma ihtiyacımız, ölüm korkusundan daha baskın!
Yeni ‘normal’ hayatımızda, maske ve sosyal mesafe var. Sağlığımız ve hayatta kalmak için bu tedbirleri uygulayacağız. Ancak ‘yeni normal’in empati becerimizi yok etmesine izin vermeyelim. Çünkü en az korona kadar, bu da öldürücü!
NE YAPSAK?
DİNLEME EGZERSİZİ
Madem empati ve duygulardan bahsettim, evde ailecek yapabileceğiniz bir dinleme egzersizi tavsiye edeyim. Karşılıklı oturun ve bir kişi sadece dinlerken, bir kişi sadece konuşsun. Yaklaşık 2-3 dakika paylaşmak istediğiniz herhangi bir şeyi anlatın. Ancak dinleyen kişi, kesinlikle söz kesmesin, yorum yapmasın, odaklı bir şekilde dinlemeye çalışsın. Sonra da ne duyduğunu karşı tarafa aktarsın. Bunu sırayla yapabilirsiniz. İsterseniz süre tutabilirsiniz. Bakalım birbirinizi ne kadar iyi duyuyor ve arkadaki duyguları ne kadar hissedebiliyorsunuz.
ZEYNEP İŞMAN