Kızımla korona günleri | -mış gibi yaşanan hayat, hayat mıdır?

Zeynep İşman

Hayatımızı her anlamda köklü değişikliklere zorlayan Korona virüs, bizi her geçen gün daha yalnızlaştıran, -mış gibi hayatlar yaşamaya mecbur kılıyor. Her sabah, dünya gündemini takip ederken, “bundan daha tuhafı olamaz” diyorum ama oluyor. İnsanlar bir şekilde var olmak ve hayata devam etmek için, farklı çözüm yolları arıyor. Ben mi tutucuyum bilemiyorum ama gidişat pek hoş değil. Sosyalleşme, bağlantıda olma, ilişki kurma gibi en temel ihtiyaçlarımız olmadan yaşanan hayat, nasıl bir hayat olur?

Restoranlarda cansız mankenlerle sohbet edeceğiz!

ABD’de bulunan üç Michelin yıldızlı bir restoran sosyal mesafe tedbirlerini daha az tuhaf hale getirmek amacıyla ilginç bir çözüme başvurmuş. Boş masaları cansız mankenlerle doldurarak içerisinin olduğundan daha kalabalık görünmesini ve kapasite sınırlamasını kolayca kontrol edebilmeyi amaçlıyorlar. Bu iş için özel olarak hazırlanan ve 1940’ların tarzı ile giydirilen mankenler kullanılacakmış. Amaç daha az tuhaf göstermek ama bence restoranda etrafta cansız mankenlerle sosyalleşmek oldukça tuhaf!

‘İlişki biçimimiz beyin yapımızı değiştiriyor’

Aynı şekilde Avustralya’da da açılan restoranlara kartondan insanlar yerleştiriyorlarmış. Çünkü en fazla 10 kişi alıyorlarmış. Fonda da konuşma sesleri veriliyormuş ki, insanlar kendini rahat hissetsin. Bana çok korkutucu geliyor tüm bunlar. Ama daha korkutucu olanı, insanın tüm bunlara hızlıca alışıyor oluşu! Kalabalık dost sofralarında, ağız dolusu gülerek, kadeh tokuşturduğumuz manzaralar, sadece fotoğraflarda bir anı mı olacak? İlişki ihtiyacımızı unutmamamız ve elden geldiğince beslememiz gerektiğine inanıyorum. Geleceğin toplumunda bu, çocuklara bırakacağımız en değerli miras olacak. Bir süredir aynı evin içinde ama kafaları ekrana gömülü, farklı dünyalarda gezinen küçük insanlar topluluğu idik. Ve ailede birlikte yaşamanın, çocuklarımızla bağlarımızı kaybetmemenin öneminden bahsediyorduk. Şimdi bu durum tüm dünya için legal olmaya başladı. O nedenle daha sıkı sarılalım ilişkilerimize. Bir bitkiye bakar gibi, besleyelim, büyütelim onları. Ne demiş Dan Siegel: “İlişkiniz, çocuğunuzun beyin yapısını değiştirir.”

Yaşasın, toplu taşımaya hijyen kuralları geliyor!

Korona sonrası her değişiklik iç karartıcı değil elbette. Güzel gelişmeler de oluyor. Örneğin, İstanbul’da bundan sonra toplu taşımada uygulanacak hijyen ve sosyal mesafe kuralları belirlenmiş. Çoktan atılması gereken bir adıma, Korona virüs sebep oldu, Allah razı olsun! Zira benim gibi pek çok insan, artık İstanbul’da taksiye ya da metrobüse binemez olmuştu. Eski ve son derece pis taksilerde, inanılmaz kötü araba kullanan, kaba taksicilerle seyahat etmek bir çile idi. Yeni düzenlemeye göre araçlarda maske, kolonya, dezenfektan bulundurulacak ve maskesiz yolcu alınmayacakmış. Şoförler de maske takacakmış ve araçların içinde düzenleme yapılacakmış. (Paravanlar konabilir.) Kurallara uyulup uyulmadığı kameralarla denetlenecekmiş. Şoförlere belli periyodlarla test yapılacakmış. Toplu taşıma yüzde 25-50 kapasite ile çalışacakmış. (Bunun nasıl mümkün olacağını bilemedim?) Umarım yazıda kalmaz ve gerçekten uygulanır tüm bu değişiklikler.

NE YAPSAK?

Evde terazi yapımı

Bugünün etkinlik önerisini kızım Derin yazdı.

Malzemeler: 2 kâğıt bardak ya da tabak, ip ve elbise askısı.
Yapımı: Önce tabakların üç köşesini delin sonra iplerin bir ucunu, uzunlukları aynı olacak şekilde tabakların delinmiş kısmına bağlayın. İplerin diğer uçlarını ise elbise askılığına bağlayabilirsiniz Yaptığınız ev yapımı terazi ile evdeki eşyaları, meyve ve sebzeleri tartarak, ağır/hafif ve hacim gibi kavramları tartışabilirsiniz.

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

Bunu da sevebilirsiniz

Yorum Bırakın