Okullara verilen aranın 30 Nisan’a kadar uzatıldığı haberi ile bir kez daha sarsıldık.
Elbette önceliğimiz çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği.
Ancak sürecin oldukça zorlayıcı geçeceğini her gün biraz daha anlıyorum. Asker gibi gün saymaya başlamıştık ama tezkere için daha çok beklememiz gerekecek anlaşılan. Bu hazırlıksız yakalandığımız, mecburi süreç, okulsuz eğitim ve eğitimin yeniden yapılandırılması gibi tartışmaları daha bilinçli bir şekilde gözden geçirmemize yarar umarım. Bizim de ebeveyn olarak önceliğimiz, çocuğumuzla ilişkimize öncelik vermek ve evin içinde kusursuz değil, yeterince iyi bir eğitim ortamı yaratmak olmalı.
Görüntülü oyun dönemi
Dün okulun açılışının biraz daha geç olacağını kızıma söylediğimde çok üzüldü ve hemen birkaç arkadaşı ile görüntülü konuşmak istediğini söyledi. Son 10 günde,
10 yılda yüklemediğim uygulamayı bilgisayarıma yüklediğim için, birini açtık ve arkadaşlarını aramaya başladı. Bir süre sonra baktım ki, ekranlar aracılığı ile, oyuncaklarını parmaklarına takıp konuşturarak, karşılıklı oyun oynuyorlar. ‘Çocuklarımız neden bunları yaşıyor?
Nasıl günlerden geçiyoruz?’ diye hem gözlerim doldu, hem de iyi ki teknoloji var ve bu sayede birbirimize uzaktan da olsa destek olabiliyoruz diye şükrettim. Arkadaşlarıyla konuştuktan sonra enerjisinin nasıl da yükseldiğini ve keyfinin yerine geldiğini görünce ben de keyiflendim. O yüzden imkan oldukça çocukları bu şekilde buluşturmak gerekli. İçe kapanmak ve yalnızlaşmak tehlikeli.
Haftalık program yapıp, asın
İşe ya’da okula gitmek gibi sorumlulukların ortadan kalktığı bu günlerde, iç disiplini sağlamak hepimiz için çok zor. O nedenle biz haftalık program yaptık.
Okuldan gelen program ile birleştirip, odasının duvarına astık. Programı yaparken mutlaka çocuğunuzla ortak kararlar alın. Çocuğunuzun yaşına, ailenizin düzenine göre, adil ve uygulanabilir olsun. Örneğin hafta içi sabahlar yatağını toplamak, dişlerini fırçalamak, müzik eşliğinde pijamalarını kaldırıp, üstünü giyinmekle başlıyor. Ev hayatına çocukları ne kadar dahil edersek, iş birliği ve öğrenme de o kadar artıyor. Çünkü anlatarak ya da göstererek öğrenmek kalıcı olmuyor. Ne zaman ki çocukları sürece dahil ederiz, işte o zaman öğrenirler ve alışkanlık haline gelir.
En temel alışkanlık ve sorumluluklar da erken yaşlarda kazanılıyor. O nedenle bu dönemi bir fırsat olarak görmeye çalışıyorum.
Hafta sonları ise yatakta tembellik yapmak, tüm gün pijama ile dolaşmak serbest.
Kimi arasam evde çocuk çığlıkları
Sanırım bu zorunlu sosyal izolasyonun en sevimli tarafı, evlerden çalışanların sürekli maruz kaldığı çocuk çığlıklarının artık hoş görülür olması oldu. İş için ya da sohbet amaçlı kimi arasam, arkadan bir çocuk çığlığı yükseliyor. Görüntülü iş toplantılarını çocuklar basıyor. Kimse “aa çocuğa bak” diye ayıplamıyor, çocuk sahibi de utanıp, sıkılmıyor, empati tavan yaptı bu konuda yani.
Birkaç oyun önerisi
Bu aralar en çok ihtiyaç duyulan şey oyun önerileri ise, severek oynadığımız, sadece kağıt ve kaleme ihtiyaç duyacağınız, birkaç basit oyundan örnek vererek bitireyim. Biz bu ara çok nostaljiğiz.
“İsim, şehir, hayvan”, “Kim, kiminle, nerede, ne yapıyor?”, “Adam Asmaca”, “Tuzluk” (kağıttan tuzluk yapıp, içine canınızın istediği eğlenceli şeyleri yazdığınız oyun)