Okullarda yüz yüze telafi ve tamamlama eğitimleri 31 Ağustos Pazartesi günü başlayacak. 3 hafta sürecek ve hemen akabinde 2020-2021 eğitim yılı başlayacak. Her okul farklı düzenleme yapıyor olabilir ancak bu süreçte 5-6 hafta kadar, çocuklar cumartesi günleri de okula gidecek. Telafi ve tamamlama eğitiminin yıl boyunca devam edebileceği de söylendi. Düşünüyorum da, özellikle ilkokul 1, 2 ve 3.sınıftaki çocuklar için yani 9 yaş altı çocuklar için bu kadar yorucu bir programa gerek var mıydı? Uzun süredir psikolojik olarak zorlu bir dönem geçiren ve bence akademik olarak kayıptan ziyade, duygusal ve sosyal olarak kayıp yaşayan 9 yaş altı çocuklarımıza başka bir çare bulunabilir miydi? Mesela; aylardır evde kapalı oyunsuz, arkadaşsız ve hareketsiz kalan, muhtemelen tüm bir yazı da endişeler nedeniyle benzer şekilde geçirecek olan küçük çocuklar, 31 Ağustos itibariyle sınıflara doldurulmak yerine, daha oyun odaklı, hareketin ve açık havanın olduğu, kamp ya da yaz okulu tarzı bir dönüş yapsalardı nasıl olurdu? Çok mu şey kaybederlerdi? Ya da daha anlamlı şeyler mi kazanırlardı? Ya da buna ailelerin tepkisi ne olurdu? Çocukları için mutlu mu olurlardı yoksa “akademik olarak geri kaldı, bu sene hiçbir şey öğrenemedi matematikte” diye endişelenip söylenirler miydi?
Gelin hep birlikte düşünelim! Çocuk dostu Sevgili Milli Eğitim Bakanımız da eminim bu konuda şartları zorlayacaktır. Benim önerilerim ise şu şekilde:
– İlkokul 1, 2 ve 3.sınıfların günlük telafi programlarında mümkün olduğunca açık hava olsun. Zaten havalar sıcak olacak. Hem de ikinci dalga söylemleri nedeniyle endişelerimiz biraz olsun azalmış olur.
– Bahçe imkânı olmayan okullar için orman ve park alanları tahsis edilsin. Her ilçe milli eğitim bunu haftalık bazlı programlasın.
– 3 hafta süresince dersler 25 dakika, teneffüsler de 25 dakika olsun.
– Serbest oyun için daha çok zaman olsun.
– Sanat ve beden eğitimi derslerine ağırlık verilsin.
– Çocuklar matematiği, hayat bilgisini sıralarda oturarak değil, oyunun ve yaşamın içinde deneyimlesin.
3 hafta bu şekilde bir değişiklik, akademik olarak hiçbir şey kaybettirmez, tam tersi kazandırır diye düşünüyorum. Kim bilir belki bu geçiş, bundan sonrası için de bir deneme aşaması olur ve eğitimde hep arzuladığımız değişimler yaşlanır.
Yurt dışı uçuşların başlaması ikinci önemli eşik olacak
Ulaştırma Bakanı 10 Haziran’dan itibaren kademeli olarak 40 ülkeye uçuş seferlerini başlatmayı hedeflediklerini söyledi. 1 Haziran’da ‘normalleşme’ adı altında başladığımız yeni hayat şartları nasıl önemli bir eşik ise, yurt dışı uçuşlarının başlaması da bir diğer önemli eşik olacak.
Zira dünya genelinde pek çok ülkede mayıs ayı itibariyle azalan vaka sayıları, haziran ayıyla yeniden artmaya başladı.
Demek ki, normalleşme çok da iyi gitmiyor. O nedenle bireysel inisiyatifimiz çerçevesinde olan seyahatlerde çok dikkatli olmak hatta mümkünse yapmamak gerekli diye düşünüyorum. Biraz daha sabır!
ZEYNEP İŞMAN