Zeynep İşman
  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim
Zeynep İşman
  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim
Etiket:

kızımla

“Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

Zeynep İşman 25/07/2020

Çocuklarımızla aramızdaki sağlıklı ve güçlü bağ, yalnızca anne-baba olmanın klasik gereklerini yerine getirmekle değil; güven, empati ve koşulsuz sevgi yoluyla kurulabiliyor. Bağlanma temelli ebeveynlik STK’larından Attachment Parenting International’ın (API) ana amacı da, bu yöndeki çalışmalarla şiddetsiz ebeveynlik konulu farkındalık oluşturmak.

Dünyanın önde gelen bağlanma temelli ebeveynlik STK’larından Attachment Parenting International (API) kurucuları Lysa Parker ve Barbara Nicholson’ın yazdığı “Kalpten Bağlı” kitabı, API Türkiye Kurucusu Dr. Aslıhan Onaran’ın içerik danışmanlığında Türkçeye çevrildi. Uzun yıllardır süregelen araştırmaların, yerli ve yabancı yüzlerce kaynakçanın bulunduğu kitap; ebeveynler, uzmanlar ve bilim insanları arasında köprü inşa edecek bir rehber niteliğinde. Doğuma hazırlıktan, beslenme ve uykuya, güvenli bağlanmadan, şiddetsiz iletişime pek çok konunun yer aldığı kitabın yazarları Lysa Parker ve Barbara Nicholson ile “Bağlanma Temelli Ebeveynlik” ilkelerini konuştum.

Bağlanma temelli ebeveynlik (Attachment Parenting) ne anlama geliyor?

Bağlanma Temelli Ebeveynlik, çocuklar ve ebeveynleri arasında güçlü ve sağlıklı bir duygusal bağ oluşturmak anlamına gelir. Bu bağ, çocuğun güven, empati ve koşulsuz sevgi ihtiyacını karşılayan uygulamalar yoluyla gerçekleşir. Ebeveynlerin, kendileri ve çocukları arasında duygusal mesafe yaratan çelişkili tavsiyeler yerine, bilimsel araştırmalardan güç alarak sezgilerimize güvenmemizi sağlayan bir çerçeve sunuyoruz. Herhangi bir durumda kafası karışmış bir ebeveyne şu basit sağlamayı önerebiliriz: “Bu davranışım, çocuğumla bağlantımı güçlendirecek mi, yoksa daha fazla kopukluk mu yaratacak?”

Şiddetin bu kadar yaygın olduğu bir dünyada, şefkatli ailenin ve şefkatle çocuk yetiştirmenin önemi nedir?

Dünyadaki şiddet ve çatışmayı dönüştürmek için, öncelikle kendi evimizde barışı nasıl yaratacağımızı çocuklarımıza göstermeliyiz. Gençleri bunun üzerinde düşünmeye teşvik ediyoruz; bir çocuğu dünyaya getirmeden önce, nasıl ebeveynler olduğunu düşünün. Sevildiğinizi ve değer verildiğinizi hissettiğiniz zamanlar oldu mu? Yoksa haksız yere duyulmadığınız, anlaşılmadığınızı hissettiğiniz zamanlar mı oldu? Çoğumuz kendi çocukluğumuzda gördüğümüz ebeveynlik halini sürdürürüz, kendimize “Daha iyi bir ebeveyn olacağım” diye söz versek bile. Ailemizi ve ebeveynlik yaklaşımımızı dönüştürebilmek için bilinçli bir çaba gerekiyor. Savaş ve çatışma dolu geçen yüzyıl boyunca yapılan araştırmalar, sevgi dolu bir aile ilişkisi olan çocukların, bir savaş bölgesinde yaşasalar dahi, en dirençli olduğunu bulguladı. Sevildiğimizi bilmek, yaşamda hepimizin aradığı o anlamı verir ve bizi daha şefkatli bir dünya için değişim yaratmaya da motive eder. Dünyayı değiştirmek veya daha şiddetsiz olmak için bir modelimiz yoksa bu pek mümkün değildir. Tam olarak bu nedenle şefkat evde başlamalı.

Modern hayat yeni nesil ebeveynlerin suçluluk duygularını körükleyebiliyor. Bu anlamda sizin desteklediğiniz bağlanma-temelli yaklaşım tarzı rahatlatıcı veya özgürleştirici mi?

Muhtemelen her nesilden ebeveyn suçluluk duygusundan muzdarip. Hepimiz daha iyisini yapmak istiyoruz ve gücümüzü de buradan alıyoruz. Aslına bakarsanız, çocuklarımız da mükemmel ebeveynler istemiyor! Ancak bir hata yaptıklarında, belki de öfkelenip pişman oldukları bir şey söylediğinde kabul edip onaran ebeveynlerin olmasını istiyorlar. Önemli olan, çocuklarımızın geçmişteki hataları nasıl onaracaklarını ve tekrar etmemek için bir aile olarak nasıl uyumlanacaklarını görmeleri. Çocuklar “hepimiz bu işte birlikteyiz” dediğinde ve birbirleriyle iş birliği yapan işlevsel bir aileye sahip olmak istediğimizi gördüğünde, her yeni gün, onarım ve telafi için sevgi dolu bir potansiyel.

Baba-bebek bağlanması

Kitabınızda aktardığınız ve bilimsel araştırmalarca da kanıtlanan baba-bebek bağlanmasının rolünden bahsedebilir misiniz?

Batı dünyasındaki çekirdek aile kavramı, aile yapısına fazlasıyla zarar verdi. Antropologlar ve sosyologlar insanlığın evrimsel tarihini incelediğinde, bir kabile veya köyde çok sayıda yetişkinin çocukların bebeklik dönemindeki yaşamlarına dahil olduğunu keşfettiler. Her çocuk gün boyunca köydeki bir kişi tarafından ilgilenilip, o kişiyle oynuyordu. Mesele şu ki; insan bebekleri hayatlarında en az dört yetişkin, deneyimlerini zenginleştiren ve aileye destek çemberi yaratan yetişkinler olduğunda daha çok gelişirler. Babanın rolü ve baba-bebek bağlanması, bu açıdan çok önemlidir. Her baba bebeğine nasıl bakım vereceğinden emin olmayabilir ve temelleri öğrenmesi, teşvik edilmesi gerekebilir. Bir babanın çocuğuyla olan ilişkisini beslemesinin ve anneyi desteklemesinin birçok yolu vardır.

Yeterince iyi bir ebeveyn olmanın olmazsa olmaz 3 kuralı nedir?

Bağlanma temelli ebeveynliğin kuralları yoktur, ancak bir çerçevemiz vardır ve bunun da saygı, empati ve güven ilişkisi üzerine inşa edildiğini söyleyebiliriz. Bir çocuk, güven temeli olmadan güvenli bir bağ kuramaz. Yetişkinler olarak bu güveni kazanmak zorundayız. Bunu da onlara olumlu bir örnek olarak, onlara saygılı davranarak, ihtiyaçlarına duyarlı olarak yapıyoruz. Nobel Barış Ödülü’nü kazanan hekim ve filozof Albert Schweitzer der ki, “Bir çocuğa bir şey öğretmenin sadece üç yolu var: birincisi örnek olmak, ikincisi örnek olmak, üçüncüsü örnek olmak.”

Ebeveynliğin 8 ilkesi

Kitapta bahsedilen ve bilimsel araştırmalara göre güvenli bağlanma ilişkisini desteklediği kanıtlanan 8 ebeveynlik ilkesi nedir?
Bağlanma temelli ebeveynlik ilkeleri çocuk yetiştirmek için bir formül değildir. Bu nedenle ebeveynlere her zaman temel felsefeyi anlamalarını, aileniz için işe yarayan kısımları almalarını, bağlanma temelli ebeveynlik için birçok yaratıcı yol olduğunu hatırlamalarını öneririz. Bağlanmayı destekleyen sekiz ilke şöyle:

1- Gebelik, doğum ve ebeveynlik için hazırlanın.
2- Sevgi ve saygıyla besleyin.
3- Hassasiyetle cevap verin.
4- Hayat veren dokunuşu (fiziksel teması) kullanın.
5- Fiziksel ve duygusal olarak güvenli bir uyku ortamı oluşturun.
6- Tutarlı ve şefkatli bakım sağlayın.
7- Pozitif disiplin uygulayın.
8- Kişisel ve aile hayatınızda denge kurun.

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Sanatla dolu yaz tatili için

Zeynep İşman 11/07/2020

Yeni normalli günlerde çocuklarla güzel ve verimli bir tatil geçirmek için sanat atölyelerinin etkinliklerine göz atmakta yarar var

Her gün yeni vaka ve ölüm haberleriyle güne başladığımız, birbirimize yaklaşmaktan korktuğumuz, yeni selamlaşma şekilleri bulduğumuz, ateş ölçmenin sıradanlaştığı, adı “yeni normal” olan ama asla normal olmayan günlerden geçiyoruz. Çocuklarla aylarca evde kalmak zor ve yorucu olsa da, evlerimizin içi güvenliydi ve kafamız rahattı. Ancak artık uzaktan da olsa eğitim dönemi bitti. Yaz başladı. Ve çocuklu evlerdeki en büyük sorun, tüm bir yaz tatilinin nasıl geçeceği! Yaratıcılık, sanat ve drama ağırlıklı etkinliklerle verimli bir yaz dönemi için sanat atölyeleri renkli içerikler sunuyor.

İş Sanat’tan minik sanat severlere öneriler

Türkiye İş Bankası’nın çocuklara özel dijital platformu Kumbara Dergisi, çocukları kitap okumaya, eğlenceli etkinliklerle kaliteli zaman geçirmeye ve geçmiş sezonda İş Sanat’ta sahnelenen çocuk oyunlarını www.kumbaradergisi.com adresi üzerinden izlemeye davet ediyor. 3-6 ve 7-14 yaş grupları için, resimden origamiye, kitap ayracı yapımından illüzyon gösterisine, kodlama eğitimlerinden kelime oyunlarına dek pek çok etkinlik minik sanatseverlerle paylaşılıyor.

Pera Müzesi’nde eğlenceli atölyeler

Pera Müzesi’nde yer alan sanatçıların eserlerinden yola çıkarak tasarlanan atölyelerde çocukların interaktif bir şekilde deneyimleyerek sanatı keşfetmeleri amaçlanıyor. Temmuz ve ağustos aylarında 7-12 yaş aralığı için “Hacimli Figür Çizimleri” atölyesi, “Sulu boya ile Miro” atölyesi, “Sünger baskı” atölyesinde Zoom uygulaması üzerinden, ücretsiz olarak gerçekleştirilecek. Etkinlikler için kontenjan 50 kişiyle sınırlı ve rezervasyon gerekiyor. Müzede ayrıca, 31 Ağustos 2020 tarihine kadar, 4-6 yaş arasındaki çocuklar için bol oyunlu ve eğlenceli sanat etkinlikleri olacak.

İstanbul Modern’den yaratıcı işler

Çocuklar, İstanbul Modern’in Çevrimiçi Yaz Sanat Okulu’na Türkiye’nin her yerinden katılarak, müze uzmanlarıyla evlerinde sanat çalışmaları gerçekleştiriyor. 6 Temmuz’da başlayan atölyeler, 28 Ağustos’a kadar devam edecek. Çevrimiçi Yaz Sanat Okulu’nda çocuklar, sanat yapıtlarını müze uzmanlarıyla birlikte çözümleyerek sanat tarihinden örneklerin ele alındığı kısa bir sunuma katılıyor. Ardından, müze uzmanının canlı olarak paylaşacağı sanat etkinliğini izlerken kendi sanat çalışmalarını yaratıyor. Çalışmalarda, her evde kolaylıkla bulunacak malzemeler seçiliyor. Baskı Resim, Kübist Portreler, Geo Resimler, Gölgelerle Sanat, Benim Harflerim, Renk Oyunları, Boyanın Öyküsü, Sanatın İzleri, Benim Bakışım ve Birleşen Nesneler başlıklı etkinlikler yaz boyunca çocukları bekliyor.

Sanat ve dramayla yeniden sosyalleşme

SizDrama Yaratıcı Sanat Okulu, haftada bir gün oyun, yaratıcılık, sanat ve drama ağırlıklı içeriklerle atölyeler düzenliyor. 25 Haziran’dan itibaren başlayan oyun atölyelerinde psikolog ve yaratıcı drama liderleri eşliğinde bahçede oyunlar oynanıyor. 5-6, 7-9 ve 10-12 yaş aralıkları için düzenlenen gruplara en fazla 8 kişi kabul ediliyor. Daha uzun süreli etkinlikler arzu edenler, üç haftalık programdan oluşan SizDrama Yaratıcı Sanat Okulu’na katılabilir.

Arter’de renkli etkinlikler

Arter’de de Zoom uygulaması üzerinden ve sınırlı kapasiteyle gerçekleştirilecek pek çok atölye mevcut. Bugün 4-6 yaş aralığındaki çocuklara yönelik “Ekrandaki Ben” atölyesinde, otoportre kavramı, teknoloji ve sanat ilişkisi tartışılacak ve çocuklar ekrandaki görüntülerinden yola çıkarak sulu boya otoportrelerini yapacak. 7-11 yaş aralığındaki çocukların katılımına açık olan ve 18 Temmuz’da gerçekleşecek “Geçmiş Ne Renktir?” atölyesinde; hafıza, geçmiş ve arşiv kavramları ele alınacak, çocuklar kendi aile arşivlerinden seçtikleri bir fotoğrafın siyah beyaz fotokopisini renklerle buluşturacak.

Fotoğraf sevenler SSM Yaz Okulu’na

Sakıp Sabancı Müzesi Yaz Okulu, bu yıl çevrimiçi ortamda başlıyor. Fotoğraf konusunun işleneceği SSM Yaz Okulu, 13-24 Temmuz arasında düzenleniyor. 9-12 yaş grubu çocuklar için “Fotoğraf Yapmak” konulu derslerde; fotoğrafçılığın temel bilgileri, 14-17 yaş grubundaki gençler için ise “Fotoğraf ile Hikâye Anlatımı” başlıklarıyla 9 ayrı dersten oluşan bir program sunuluyor. Dersler Zoom üzerinden gerçekleştirilecek.

Çocuklara Otizmi Anlatan Kitap: “Arkadaşımla Bir Gün”

Tohum Otizm Vakfı’nın çocukların otizmli yaşıtlarını daha iyi anlamaları için eğitimci yazar Gökhan Dumanlı’yla yaptığı iş birliğinden “Arkadaşımla Bir Gün” adlı hikaye ve etkinlik kitabı çıktı. Mavi Bilye Yayınları’ndan çıkan “Arkadaşımla Bir Gün”, hem öğretmenlerin sınıf ortamında faydalanabileceği hem de ailelerin çocuklarıyla birlikte okuyarak otizm konusunda çocuklara farkındalık kazandırabileceği türden.

“Çılgın Sörfçüler”in yeni macerası

Yazar Defne Ongun Müminoğlu’nun 8 yaş ve üzeri çocuklara hitap eden “Çılgın Sörfçüler” serisinin üçüncü kitabı “Kerberos’un Gizemi” çıktı. Doğa, spor, hayvan sevgisi ve yardımlaşmanın öneminin vurgulandığı kitap için özel olarak çekilmiş film ise QR kod ile okurlara arka kapakta hediye olarak sunuluyor. Artemis Çocuk Yayınları’ndan çıkan serinin çizimleri ise Tuba Şamlı Atilla’ya ait. Serinin, görme engelli çocuklar için Braille alfabesi ile hazırlanan versiyonuna ise TÜRGÖK (Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı) raflarından ulaşmak mümkün.

Doktor Tıptıp’la virüse karşı

İlksatırYayınevi, çocuklara koronavirüs salgınını ve alınması gereken önlemleri “Doktor Tıptıp ile Kahramanlık Listesi” kitabıyla anlatıyor. Ücretsiz e-kitap ve sesli kitap olarak yayınevinin internet sitesinden yayınlanan kitap, zorlu pandemi sürecini çocuklara küçük Can’ın soruları ve çizdiği resimler üzerinden anlatıyor. Can’ın sorularını tek tek yanıtlayan Doktor Tıptıp ise virüsle savaşan kahramanlardan biri olmak için 7 maddelik bir ‘Kahramanlık Listesi’ hazırlıyor.

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

Zeynep İşman 28/06/2020

Yaklaşık 3 aydır her gün bu köşede sizlerle buluştum. “Kızımla Korona Günleri”nin başlama nedeni hoş değildi ama bu süreçte çok güzel paylaşımlar yaşadık. Her gün, hem Türkiye hem dünya gündemini takip ederek, bir taraftan içimi dökerken, bir taraftan sizlerle bağ kurabileceğim, fayda sağlayabilecek yazılar yazmaktı

tüm çabam. Çok güzel geri dönüşler aldım. Çok şey öğrendim. Bu sayede kendimi de iyileştirdim. Virüs gerçek anlamda bitmedi. Ancak şimdilik korona yazılarının sonuna geldik. Ben yine yazı ve röportajlarımla, farklı sayfalarda sizlerle buluşmaya devam edeceğim. Benim kadar size de iyi geldiyse, ne mutlu bana…

Madem bu köşenin son yazısı, geçmiş 3 aydan neler kaldı bakalım istedim. Siz de bir kâğıt, kalem alıp, kendi listenizi yapabilirsiniz.

Hayatın bir anda tepetaklak olabileceğini,

Belirsizlikle dolu bir hayatı yaşamanın çok zor ama öğrenilebilir bir şey olduğunu,

Rutinlerin ve öngörülebilir bir düzenin nasıl iyi geldiğini,

Hayatta kalmak için en çok birbirimize ihtiyaç duyduğumuzu,

Birbirimizden çok uzak ve farklı da olsak, aslında nasıl da birbirimize bağlı olduğumuzu, en ufak bir hareketimizin hiç bilmediğimiz insanları bile etkilediğini,

İnsanı insan yapan şeyin, sadece kendini değil, birlikte yaşadığı her canlıyı düşünmesi olduğunu,

İnsanın hayatta kalmak için her zaman bir yol bulabileceğini,

Doğadan kopuşun sonumuz olduğunu,

Aile olmanın, aynı çatı altında yan yana olmak değil, aynı çatı altında beraber yaşamak olduğunu,

Ailenin değerini,

Güvenli bağlar kurmanın ne kadar zor ama ne kadar hayati olduğunu,

Hayatta en az bir tane güvenli bağlandığımız ilişkiye ihtiyacımız olduğunu,

Zamanı nasıl da hoyratça kullandığımı,

Sevdiklerime daha çok zaman ayırmam gerektiğini,

Her zaman, her şeyin mükemmel olması gerekmediğini,

Etki alanımızda olmayan şeylere enerji sarf etmenin anlamsızlığını,

Çocuğumla kurduğum ilişkinin kalitesinin hayatta ona bırakacağım en büyük miras olduğunu,

Kendimle ve hayatla kurduğum ilişkiyle çocuğuma nasıl model olduğumu,

Kendimden daha kötü durumdaki hayatlara üzülüp, “Beterin beteri var, haline şükret” deyip kendimi rahatlatmak yerine, yapabileceğim her tür yardım için harekete geçmeyi,

Sürekli şikâyet eden, zihni engellerle dolu, negatif insanları hayatımdan uzak tutmak istediğimi,

Her şeyden çok özgürlüğümü geri istediğimi.

Salgın aileleri yakınlaştırdı

Visit Britain’in anketine göre bu yıl aileler, farklı jenerasyondan akrabalarla birlikte tatil planı yapıyormuş. Benim de birkaç haftadır bu civarda gözlemlediğim, yakınlarımdan öğrendiğim, kızımın arkadaşlarından duyduğum kadarıyla, genelde ailelerimizle tatili tercih ediyoruz. Ya aile büyüklerinin yanına gidiliyor ya da birlikte tatile çıkılıyor. Bunun sebebi; karantina döneminde sevdiklerimize hasret kalmamız, ailemizin değerini daha çok anlamamız ya da güvenlik kaygısı olabilir ama net olan bir şey var ki salgın aileleri birbirine yaklaştırdı.

Pandeminin kazananı oyuncak olmuş

Criteo’nun, 80’den fazla ülkeden, yaklaşık 2 milyar aktif tüketicinin harcama alışkanlıklarını derlediği rapora göre, Türkiye’de evden çalışılmaya geçilmesiyle oyuncak alışverişlerinde yüzde 320’lik artış yaşanmış. Bu süreçte perakende sektöründeki tüketici alışkanlıkları inişli çıkışlı idi ancak kazanan oyuncak sektörü oldu. Evlere kapandığımız ilk günden itibaren, çocuklarla geçirilen zamanların verimli kullanılması kaygısıyla çareyi oyuncakta aradık sanırım. Haksız da değiliz ancak altını çizmek istediğim bir nokta, fazla oyuncak (fazla uyaran) çocukların ilgisini kaybetmesine ve daha çabuk sıkılmasına neden oluyor. Yaratıcılığı azaltıp, doyumsuzluğu artırıyor. Bunu da göz önünde bulundurmakta fayda var.

ZEYNEP İŞMAN
https://instagram.com/birliktebuyuyoruz
1 FacebookTwitterPinterestE-posta

“Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

Zeynep İşman 27/06/2020

Uluslararası çok satanlar listesindeki “Bütün Beyinli Çocuk” ve “Dramsız Disiplin” kitaplarının yazarlarından Dr. Tina Payne Bryson’ın, pandemi sürecinde çocuklarla doğru iletişim kurmanının yollarını anlattığı online seminerden çarpıcı başlıkları sizler için derledim.

Çocuklarımız istenmeyen bir davranış yaptığında, genelde mutsuz olup, davranışını bir an önce değiştirmesini isteriz. Oysa davranışın arkasındaki nedenlere ve ihtiyaçlara odaklanmayız. Dr. Tina Payne Bryson, geçen hafta, Psikoloji İstanbul ev sahipliğindeki “Dramsız Disiplin Mümkün” başlıklı online seminerde, işte bu konulara değindi. Disiplinin yolları ve çocukların uygunsuz davranışlarıyla başa çıkma konusunda birbirinden değerli bilgiler veren Bryson, çocukların bizi dinlemeleri ve öğrenmeleri için, öfke anında onlarla duygusal bir bağ kurabilmemiz gerektiğini söylüyor: “Davranış, geliştirilmek istenen becerilerin bir iletişimidir. Bu becerilerin gelişimine destek olursanız, davranış sorunları daha çabuk çözülür ve zamanla daha az efor harcarsınız. Disiplin, çocukların beceri geliştirmesini öğretmektir. Etkin bir disiplin sisteminiz varsa, giderek daha az müdahaleye ihtiyaç duyarsınız çünkü kendi kendilerine yapmayı öğrenirler. O nedenle çocuklarla yaşadığımız çatışmaları, disiplin sorunu yerine, çocuğun geliştirmesi gereken beceri olarak algılamak gerekli. Düşünüş şeklini, ‘Nasıl cezalandırırım?’ değil, ‘Nasıl beceri geliştiririm?’ olarak değiştirirsek her şey yoluna girer.”

Davranışa odaklanmanın, çocuğun neden bunu yaptığı üzerinde durmamaya yol açtığına da dikkati çeken Dr. Bryson, “Çoğu zaman kötü davranış, çocukların bilinçsiz yaptığı ve içinde bulunduğu çaresizliği gösterdiği bir araçtır. Sorunlu davranış, çocuğun en iyi uyumlanması olabilir. Belki stres ve travma yansıması, belki bir yapamama hali, belki de bir ihtiyacı olabilir” diyor.

“Entegre beyin”

Dan Siegel ile yazdığı “Bütün Beyinli Çocuk” kitabında “entegre beyin” kavramından söz eden Bryson, beyni kırmızı, mavi ve yeşil olmak üzere 3 bölge olarak ele alıyor. Beynimizde farklı çalışan bölümler bulunduğunu ve entegrasyonun, bu farklılıkları bir arada kullanabilmek olduğunu söyleyen Bryson, “Kırmızı ya da mavi bölge mantıklı düşünemediğimiz, entegrasyonun olmadığı, öfke patlamaları ya da içe kapanmalar yaşadığımız anlar. Beynimizi doğru kullanabildiğimiz zamanlar ise yeşil bölge aktif oluyor. Çocuklarda beynin entegre çalışabilmesi için, prefrontal korteksin (ön lob) iyi bir şekilde gelişmesi gerekiyor, bu da sağlıklı bir ebeveyn etkileşimiyle oluyor” bilgisini veriyor.

“Daha fazla sarılalım”

Byrson bu süreçte güven inşa etmenin önemini anlatıyor: “’Dışarı çıkamayız çünkü dışarısı kötü ve tehlikeli’ demek yerine; ‘Evimizde kalıyoruz çünkü evimiz güvenli’ demeli. Tehlike yerine güven inşa ediyoruz. Bir kelime çok şey değiştirir. Çocukların bu süreçten tehlike kaygısıyla değil, güvenle çıkmasını istiyoruz. Daha fazla kucaklamamız, sarılmamız gerekebilir.”

Öfke nöbeti sırasında:

Çocuğunuz stresli ve öfke nöbetinde iken;

Göz seviyesinin altında olmaya çalışın.

Rahat bir beden pozisyonunda olun. Bu hareket çocuğun beynine hızlıca “Tehdit yok” der.

Bağırmak yerine, empatik bir cümle kurun. “Senin için buradayım” deyin.

*Ebeveyn olarak kendinizi nasıl sakinleştireceğinizi öğrenin.

Çocuklar pandemi dönemi sıklıkla zor duygular yaşıyorlar. Çocuklar zor duygular yaşadıklarında kızıyor ya da küçümsüyoruz. Bu nedenle duygularını bizimle paylaşmaktan vazgeçiyorlar. Oysaki ne kadar çok bağ kurabilirsek, o kadar az disiplin sorunuyla karşılaşacağız.

Sakinleştirici araçlar hazırlayın, empati kurun. Bazı ebeveynler bunların çocukları şımartacağını düşünüyor ama şefkat göstermek sınır koymayacağımız anlamına gelmiyor.

Bazen ne yaparsak yapalım sakinleştirmemize izin vermezler. O zaman sorun: “Peki ne yaparsam sakinleşebilirsin ya da sakinleşmek için neye ihtiyacın var?”

Oyuncu olmak işleri kolaylaştırır

“Oyun oynamak ve oyuncu olabilmek çok önemli. Matematik öğretirken bile oyun oynayabilir ve şapşal şeyler yapabiliriz. Maskeliyiz ama göğsümüze gülen yüz asabiliriz. Her ne yapıyorsanız komik ve eğlenceli hale getirmek daha etkili olacaktır.”

Beklentileri düşürüp, kuralları esnetebiliriz

“Çocuklar da ebeveynler de hayatta kalmaya çalışıyor. O yüzden bu dönem kuralları esnetmenin kimseye zararı yok. Pandemi sonrası eski kurallara döneriz. Buna bozulabilirler. Ama çocuklarımızın esnek dayanıklılığa sahip olmaları için onların zorluklar yaşamasına izin vermeliyiz.”

Çocuğumuzun güvenli bağlanma hissetmesi için;

İşleri batırdığımızda özür dileyip, onarabiliriz. Bunu gördüklerinde bizim de mükemmel olmadığımızı ve onların da mükemmel olması gerekmediğini görüyorlar. Güvenli bağlanma kurabilmenin en önemli noktalarından biri güvenli bir liman olabilmek.

Çocuklar bu günlerde kendimize özen gösterip kendimize de iyi davrandığımızı görmeliler. Sadece çocukların yanında değil kendi yanınızda da durun.

Her zaman için kendi ebeveynlerimizden daha iyi ebeveynler olabiliriz. Size nasıl bir ebeveynlik yapılmış olursa olsun, kendi hikâyenizden anlam çıkarırsanız, olmak istediğiniz gibi bir ebeveyn olabilirsiniz.

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Çalışan ebeveynler isyanlarda

Zeynep İşman 26/06/2020

Aylardır evden çalışan ve iş yerleri açılmadığı için halen evden çalışmaya devam eden ebeveynler, tükenmişlik sendromu yaşıyor olabilir. Özellikle dönüşümlü olarak çalışan ya da tedbir amaçlı halen evden çalışma sistemini uygulayan küçük ve orta ölçekli şirketlerin çalışanları, iş yerlerine geri dönmek için gün sayıyor. Bu süreçte, evden çalışma ve verimlilik konusunda pek çok araştırma yayımlandı.

Çocuksuz ya da bekâr çalışanların verimliliği arttı.

Çocuklu evlerde verimlilik düştü.

Olaylar şöyle gelişti:

Çalışan ebeveynler, evden çalışmaya başlanılan ilk günlerde, çocuklarıyla olabilmenin mutluluğunu yaşadılar.

Etkinlikler araştırıldı, aktiviteler yapıldı, hasret giderildi.

İlk şok atlatılınca, evden mesai sistemini oturtmak ve işlere odaklanmak için çaba sarf edilmeye başlandı.

Aynı zamanda çocukların uzaktan eğitimlerine destek olmak ve ev işleri konularını planlamak gibi daha önce deneyimlenmeyen konular devreye girdi.

Evin içinde kendine ait bir oda aranmaya ve köşe kapmaca oynanmaya başlandı.

Çocukları oyalamak ve 5 dakika da olsa yalnız kalabilmek için daha başka daha başka neler yapılabilir diye hararetli araştırmalar yapıldı.

Mutfakta çocuklarla bol bol yemek pişirildi.

Denize düşenin yılana sarılması gibi, ebeveynler de tabletlere sarıldı.

Rutinler bozuldu.

Kaotik bir dönem yaşandı.

Ayarlar yandı.

Bir kısım uzman desteği aldı. Bir kısım uzaktan da olsa sosyal destek aldı. Bir kısım ise her şeyi kendi başına halletmeye çalıştı.

Bir süre sonra, fırtına sonrası sessizlik gibi, yeni düzene alışıldı.

İlk baştaki kaygı, panik, endişe yerini “Sağlık olsun yeter” haline bıraktı.

Ve uzaktan eğitim dönemi bitti. Yalandan da olsa yaz tatili başladı.

Normalleşme süreciyle pek çok iş yeri açılsa da, halen açılmayan ve evden çalışma düzenine devam eden iş yerleri var.

Burada çalışan ebeveynler, ne yapacaklarını şaşırmış durumda. İş yerleri açılsın diye işverene mail atanlar ve gün sayanlar var.

Haksız da sayılmazlar. Aylardır nefes alacak bile zaman bulamadılar. Çok bunaldılar. Kendilerini tükenmiş hissediyorlar.

Bu süreçte, evden çalışmaya devam eden ebeveynlerin, öyle ya da böyle bir şekilde kendilerine ayıracak zaman yaratmaları gerekiyor.

Güvenli şartlar altında, çocukların bakımı için destek almak ve kısa da olsa kendilerine mola zamanları yaratmalılar. Çocukların kendimize vakit ayırdığımızı ve özen gösterdiğimizi görmeleri gerekiyor ki onlar da kendilerine özen göstermeyi öğrensinler.

Aylardır fazlasıyla çocukların yanında durduk. Biraz da kendi yanımızda durma vakti!

Koronada ne yapacağımızı şaşırdık…

İki tekerlekli scooter ve bisiklet öğrenme maceralarından sonra şimdi de patene merak sardı kızım. Aylardır evde olunca, çocukların hareket ihtiyacı iyice birikti. Nasıl atacaklarını bilemiyorlar. Biz bu süreci fırsata çevirip, uzun zamandır çalışamadığımız scooter ve bisiklet çalışmalarımızı yaptık. Ve biz vakit ayırabildiğimiz için kısa sürede öğrendi. Şimdi de paten kaymak istediğini söyledi ve evin için dört duvar arasında patenlerle dolaşıp duruyor. Cesaretini ve kararlılığını içten içe takdir etsek de, tabii yüreğimiz ağzımızda. Her düştüğünde endişeyle ve göz ucuyla bakıyorum. Her ebeveyn gibi, çocuğum cesur, kararlı, başarılı ve lider olsun istiyorum. Ama aynı zamanda risk almasın, güvende olsun, zarar görmesin istiyorum. “Döner olsun ama dönmesin” gibi anlamsız bir şey oluyor bu da…

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

Zeynep İşman 25/06/2020

LGS geçti ama etkileri hâlâ sürüyor. Yapılan binlerce yorumdan anladığım, neredeyse hiç kimse memnun değil. Uzaktan eğitim süreci nedeniyle, daha kolay ve öngörülebilir bir sınav olacağını düşünen çocuklar, büyük bir hayal kırıklığına uğramış hissediyorlar.

Sırada 27-28 Haziran tarihlerinde yapılacak YKS sınavı var. Türkiye genelinde 2.5 milyona yakın genç sınava girecek. YKS için de, bu yıla özel bazı farklılıklar olacağı açıklandı. 180 olan baraj puanının, 170’e çekilmesi gibi. Ancak LGS’de olduğu gibi sınavla ilgili bir hayal kırıklığı yaşanacak mı göreceğiz. Çocuklarımızın her yıl bir sınav ile bu derece hırpalanmaları, psikolojik olarak sömürülmeleri çok acı.

Her yıl sınav zamanları, kendi üniversiteye girişimi düşünürüm. Ailem sayesinde ilgi alanlarımın ve yeteneklerimin farkındaydım ama beni yönlendirecek ve besleyecek bir okulum ve öğretmenlerim yoktu ne yazık ki. 17 yaşında bir insan kendini ne kadar tanıyabilir ve hayatının geri kalanı için böylesi önemli bir kararı verebilir ki…

Gençler sınava girmeden önce bunun hayatının en büyük sınavı olduğunu ve her şeyi belirleyeceğini sanıyor. Hepimiz öyle sandık. Ama ilerleyen yıllarda, bundan çok daha zorlu sınavlar olduğunu hatta hayatın her anının bir sınav olduğunu, o nedenle tek bir şansı değil, hayatta pek çok fırsatı olduğunu anlıyor insan. O nedenle, lise yılları, bir mentora ya da bir koça en çok ihtiyaç duyulan dönem. Keşke her lisede, her çocuğa bir eğitim koçu atansa. Özel okullarda göstermelik olarak duran ve ulaşılamayan kariyer danışmanlarından bahsetmiyorum ama. Kendini tanıma, ilgi alanlarını ve yapmak istediklerini keşfetme, seçim yapabilme, birkaç adım sonrasını öngörebilme gibi pek çok kritik konuda destek olunsa. Amerika ve Kanada’da pek çok okul ve aile bunu sağlıyor. Biz de özellikle koçluk mesleğine halen bir ön yargı olduğu ve tam da ne olduğunu bilinmediği için, çok yaygın değil. Ancak bir eğitim koçuyla çalışmak çocuklarımıza;

Eleştirel düşünebilmeyi,

Soru sorabilmeyi,

Farklı cevaplar olabileceğini,

Şüphe duymayı, sorgulamayı,

Değerlerini keşfetmeyi,

Karar alabilmeyi,

Kaos halinde zihnimizi düzene sokabilmeyi,

Elimizde olmayanları değil, olanları görebilmeyi,

Olana enerji harcamayı,

Değişme, bitirme ve başlatma cesaretini gösterebilmeyi sağlar.

Tüm bunları ebeveyn kimliğiyle yapmak her zaman kolay değil. Ama bir mentor ya da koçla direnç kırılır, işler değişir.

Üniversitede Tekstil Mühendisliği seçecek öğrencilerin dikkatine!

Ülkemizin lokomotif sektörlerinden tekstil ve hazır giyim sektörlerinin nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamak için, YÖK ile Tekstil  Hazırgiyim İhracatçı Birlikleri ve Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS) “Tercihim Tekstil Mühendisliği” projesini başlatmış. Projeyle, bu bölümü seçecek öğrencilere burs ve iş garantisi sunuluyor.

Kriterler:

Sınavda ilk 20 bine giren öğrencilere asgari ücret tutarında, 20-50 bin arasına giren öğrencilere asgari ücretin yüzde 70’i, 50- 80 bin arasına giren öğrencilere asgari ücretin yüzde 50’si kadar burs veriliyor.

Burstan yararlanabilmek için Tekstil Mühendisliği bölümünün ilk 5 tercihten biri olması ve öğrencinin bölüme girmesi gerekiyor.

Her yıl 4 üzerinden 2.5 (100 üzerinden en az 65) genel not ortalamasına sahip olması gerekiyor.

Projeyle, öğrencilere üniversitede okurken staj, mezun olduktan sonra da iş garantisi veriliyor.

Gençlerin sektör adına pozitif dönüşümde rol alması için öğrencilere uygulamalı eğitimler veriliyor.

2019 yılında başlayan projeyle, tekstil mühendisliği tercih edilme sayıları bir önceki yıla göre yüzde 208 artmış. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları ofisi tarafından ülkemizin en hızlı iş bulunan bölümü olarak seçilmiş. Bu alana ilgisi olan, gençlerin bilgisine.

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

Zeynep İşman 24/06/2020

Yazlık beldelere gelince, sinirlerin ve kıyafetlerin gevşemesi gibi, maskeler de gevşiyor. Sıcak, deniz ve güneşin etkisiyle, standart bir kuralı işletmek epey zor hale geliyor.

Muğla’da maskesiz sokağa çıkmak yasaklandı. Bodrum da Muğla’ya bağlı olduğuna göre, burada da yasak olmalı. Ama güneşin altında, deniz kenarında ya da plajda otururken, gönül yayları gibi, maske ipleri de gevşiyor işte. Son bir haftadır, Bodrum’da gözlemlediklerim, tam bir kara mizah. Örneğin sahilde yürüyüş yaparken, bazı insanlar maske takmıyor.

Maskesiz dolaşan bir grup vatandaş, sahil kenarındaki balıkçılardan birinin girişine gelip, “Yer var mı?” diye sordu.

Garson da “Var ama maskesiz giremezsiniz” dedi.

Adam da “Maskemiz var” dedi ve hemen maskelerini taktılar.

Kaldırımdan aşağı inip, garsonu takip ederek, yaklaşık 100 metre ilerideki masaya oturdular ve maskelerini çıkardılar. Çünkü masada maskesiz oturulabiliyor.

Yani meseleye düz mantık olarak bakarsak, deniz kenarı ile restoran masası arasındaki 100 metrede virüsün bulaşma ihtimali var, diğer yerlerde yok! Bu biraz tuhaf bir hesap oldu!

Burada düzenleyici (kuralı koyucu) ya da uygulayıcıyı eleştirmek değil amacım. Ya da Almanya’da pasaport kuyruğunda mum gibi bekleyen insanımız, Türkiye’ye inince o sırayı bozuyor meselesi de değil. Bir kuralın kabul edilmesi için, uygulanabilirliğine de bakmak gerekli. Örneğin sizin için çok mantıklı ve doğru olan bir kural, çocuğunuz için öyle olmayabilir. Ya da sizin için uygulanabilirdir ama çocuğunuz için değildir. Uymak istese de uyamaz. O nedenle, herkes ve her durum için tek bir kural olamaz. Koşullara, ortama göre esnetilebilir, değiştirilebilir vs… Burada gözlemlediklerim bana bunları düşündürdü.

Ama kesin olan bir şey var ki tüm yaz boyunca bu tip yerlerde, başkalarının ne yaptığından daha çok, kendi bireysel sorumluluğumuzu almak ve maske kullanımı, sosyal mesafe gibi konularda maksimum düzeyde dikkatli olmak zorundayız.

Ne oynasak?

“Dostlar alışverişte görsün.”

“Körler sağırlar birbirini ağırlar.”

“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.”

“Gelir bahar ayları, gevşer gönül yayları.”

Ve daha niceleri… Dilimiz, atasözü ve deyimler anlamında inanılmaz zengin. Farkında olmadan konuşmalarımızda çok kullanıyoruz ve bu bilişsel gelişim açısından da fırsat. Çocuklarımızla deyim ve atasözleri hakkında konuşup, bunları bir liste yapabiliriz. Sonra da cümle içinde kullanmaya çalışabiliriz. Hem eğlenmelik, hem öğrenmelik…

Bizim için ‘normalleşme’, doğa için ‘anormalleşme’

İstanbul’da normalleşmeyle birlikte hava kirliliği yüzde 38 artmış. Salgından sonra tüm dünyada hava, toprak ve denizler hızla temizlenmişti. Hiç görmediğimiz balıkları görüyor, duymadığımız bitkileri, kuşları dinliyorduk. Tüm bu felaket içinde, doğa inanılmaz bir hız ve coşkuyla tazelendi. Normaline döndü. Ta ki 1 Haziran’a kadar. Bizim için ‘normalleşme’ başlarken, doğa için de ‘anormalleşme’ başladı. Aynı anda normalleşemez miyiz asla? Yani birimiz normalleşirken, diğerimiz anormalleşmeli mi illa? Yok mu bunun bir ortası?

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Babalara…

Zeynep İşman 21/06/2020

100 yıldan uzunca bir süredir, ebeveyn ve bebek arasındaki bağlanma araştırmaları hep anneler üzerinde yapılmış. Gerek kültürel, gerek sosyolojik, gerekse biyolojik olarak, doğum itibariyle, bebek için annenin varlığının öneminden konuşup durduk. Oysa hesaba katılmayan ve en az anne kadar önemli olan, elmanın diğer yarısını unuttuk hep. Babaları!

Neyse ki son yıllarda bu konuda hem bilim dünyasında hem de toplumda oluşan yüksek farkındalık ile babaların bebek üzerindeki etkisinin farkındayız. Babalar da kendi duygusal güçlerinin farkında. Ve çok şükür ki “Baba evin direğidir”, “Baba otoritedir”, “Son sözü babalar söyler” gibi babayı hep mesafeli, korkulacak, güçlü, yıkılmaz, duygusuz gösteren insan imajı kırılmaya başladı. Yapılan son araştırmalarda, bebek doğduğu anda, babalarda oksitosin hormonunun anneler ile aynı olduğu tespit edilmiş. (Kaynak: Babies belgeseli) Ve zaman içinde babalar gerçekten ebeveyn rolünü üstlenip, bebekle vakit geçirdikçe, oksitosin hormonu artıyor. Annenin olmadığı ve birincil bakımı üstlenen babalarda da anneler gibi amigdala aktiviteleri olduğu görülmüş. Yani biyolojik ebeveyn olmakla, bebeğin birincil bakımını üstlenen ebeveyn olmak arasında, doğurma eylemi dışında bir fark yok. Özetle, ‘anne’ye yüklenen anlamlar gibi, ‘baba’ya yüklenen anlamlar da şekil değiştiriyor. Sadece bazen biraz cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyabilirler. Çünkü o kalıp yargıları aşmak hiç kolay değil. Bu neden önemli? Çoğu zaman annenin desteklemediği, bu şekilde bakmadığı babalarla, çocukları arasında bağlanma problemleri yaşanıyor. Bize yapışık, babasına uzak çocuklar yaratıyoruz. Sonra da kendi yaptığımızın farkında olmadan, bundan şikâyetçi oluyoruz. Bir çocuğun yetişkin olduğunda, kendiyle ve toplumla kuracağı ilişkinin kalitesini, en az annesi kadar, babasıyla kurduğu bağlanma da belirliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden, güvenli bağlanmadan, evde iş birliği ve dayanışmadan, sağlıklı çocuklar yetiştirmekten bahsediyorsak, babaların duygusal rolünün farkında olmalı ve buna alan açmalıyız.

Ebeveynlik, zaman içinde, çocuğumuzla birlikte büyürken kurduğumuz ilişkiyle kazandığımız bir sıfattır. Ve bence en kıymetlisi düzenli ve duyarlı bir ilişki kurabilmektir. Çocuğuyla bu ilişkiyi kuran, sevgisi, ilgisi ve emeği ile kalpten bağlantı kuran babalarımızın Babalar Günü’nü kutlarım.

Bu yaz ülkenin güzelliklerinin farkına varabiliriz!

Hafta ortasından beri Bodrum’dayız. Şimdilik oldukça sakin buralar. İnsanlar ve işletmeciler temkinli. Örneğin annem ve babamla bir plaja gitmek istediğimde bazı yerler almıyor. Yaş kriteri önemli. Bu gidişatın nasıl şekilleneceğini önümüzdeki günlerdeki vaka sayıları belirleyecek. Turizm sektörü, 2020 yılını kurtarmak için yurt içi seyahatlere ve yerli turiste bel bağlayacak gibi görünüyor. AB ülkeleri her ne kadar 1 Temmuz itibarıyla Birlik dışı ülkelere kapılarını açacak olsa da, ülkeler vatandaşlarının başka ülkelere gitmemesi ve ülke sınırları dâhilinde seyahatler için öneriler sunuyor. Moskova’da bazı oteller, odalarını tek odalı daire fiyatına kiralamaya başlamış. Belçika hükümeti, yurt içi seyahati hareketlendirmek için, vatandaşlarına 2020 sonuna kadar geçerli ücretsiz tren bileti vermiş. Almanya hükümeti de tüm vatandaşlarına bu yıl Almanya dışında tatile gitmemeleri ve yurt içi alternatifleri değerlendirmeleri yönünde uyarılarda bulundu. Hal böyle olunca, bu yıl ülkemizde de bu anlamda hareketlilik olabilir. Bir kesim hiçbir koşulda tatile çıkmamaktan yana. Bir kısım ise yurt içi alternatifleri araştırıyor. Bu yaz özellikle çocuklu aileler, doğanın içinde tatil alternatiflerine bakmaya başladı. Merkezi klima sistemli oteller, balkonsuz ve birbirine yakın odalar, dar sosyal alanlar ve küçük plajlara sahip tesisler, ne yazık ki bu sezona 1-0 geriden başlayacak. Apart, bungalov, çadır, karavan tarzı tatil anlayışı daha çok ön planda olacak gibi. Belki bu sayede ülkemizin saklı kalan yerlerini de keşfetme şansı buluruz. Sonuçta bu ülke sadece Akdeniz ve Ege sahil beldelerinden ibaret değil. Karadeniz’e yönelim olabilir. Yayla evleri güzel bir alternatif. Denizin öncelik olmadığı durumlarda ise İç Anadolu’da tarih ve kültür turlarına rağbet olabilir. Bakalım yaz neler getirecek?

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Beni düşündürtme, yapmam gerekeni söyle!

Zeynep İşman 19/06/2020

Ne yazık ki uzman olarak bir konu hakkında öneri sunmak, tavsiyede bulunmak, “Böyle yapılırsa iyi olur” demek işe yaramıyor. İnsanımız, “Bu böyle yapılacak” ya da “Bu böyle yapılmayacak” tarzı bir iletişimden anlıyor. Yani “Mavi hap mı, kırmızı hap mı beni düşündürüp yorma, hangisini almam gerektiğini söyle konu kapansın” zihniyetinde.

Sağlık Bakanı’mızın açıklamaları bana bunu düşündürttü. İstanbul, Ankara ve Bursa’da maske kullanımının zorunlu olmasını önerdiğinden ve hafta sonu LGS sınavı olduğu için kısmi bir sokağa çıkma yasağının iyi olabileceğinden bahsetti. Ama işte ne yazık ki insanımız, “yassak kardeşim” demeden, toplumun menfaatine olan şeyi yapmıyor. Neyse ki sonrasında ilgili valilikler maskeyi zorunlu hale getirdi.

Bunun en temel sebebi elbette eğitim seviyesi. Dikkat edin, okumuş, yazmış, yüksek eğitimli ve bilgiyi içselleştirmiş insanlar, doğru/yanlış ya da siyah/beyaz gibi keskin konuşmaktan çekinirler. Ama kişi ne kadar az bilirse, o kadar çok ahkâm keser. Oysaki bir konuda yardıma ihtiyacı olan birine tavsiyede bulunmak, yapabilecekleri hakkında fikir vermek ve seçenekler sunmak ve sonrasını onun değerlendirmesine bırakmaktır ideal olan. Çünkü her bilgi, her kişiye ve her aileye göre esnetilebilir. Ancak ne yazık ki bunun işlemediğini defalarca gördük. Bilim kurulu üyelerinin “Biz tavsiyelerde bulunuyoruz ancak hiç istemesek de yasaklamalar gelebilir” sözleri bana bunları düşündürüyor.

Okullar kapanıyor, içim buruk

Uzaktan da olsa, okullar bugün kapanıyor. Aylardır evlerde, hem biz veliler hem öğrenciler hem eğitimciler zor, değişik, komik, ağlanası, saçma, tuhaf ama unutulmaz günler geçirdik. Bazen çocukları ekran başında tutmakta zorlandık. Bazen de ekrandan kaldırmakta. Koşullar ne olursa olsun, bugün içim çok buruk. Benim kızım ilkokul 1’e başlamıştı. Ne yazık ki tam okuluna bağlandı derken salgın başladı. Açıkçası pek bir şey anlamadık bu seneden. Ama bugün geldiğimiz noktada, sayısız kazanımlarla çıktığımızı düşünüyorum. 7 yaşında kızım dâhil, hayatın belirsizlikleri karşısında nasıl bir tavır almak gerektiği konusunda kaslarımızı geliştirdik. O nedenle, “şükür bugünümüze.” Ve tüm bu zorlu süreç boyunca, sonsuz fedakârlıkla çocuklarımızı motive etmeye çalışan, kendi zorlanmalarını, kendi çocuklarını, kendi aile yaşamını bir kenara koyup, her gün çocuklarımızla buluşan, onlara iyi hissettirmek için çabalayan öğretmenlerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız, hakkınız ödenmez.

Bu yaz çocukla nasıl bir tatil yapmalı?

Bu yaz için kafalar çok karışık. Hem herkes çok bunaldı ve her zamankinden çok tatile ihtiyaç var. Hem de normalleşmeyle artan vakalar ve tatil beldelerinde sosyal mesafe kurallarının nasıl işleyeceğine dair soru işaretleri, tatil fikrinden uzaklaştırıyor. Ancak tüm yazı evde çocuklarla geçirmek oldukça zor olacak. Bu konuda fikirlerine güvendiğim hem öğretmen hem anne hem de @4bavul1yol’un kurucusu, çocuklu seyahat yazarı arkadaşım Sinem Parkan’a sordum: “Bu yaz çocuklarla ne yapacağız?” diye.

Bakın neler söyledi:

“Bu yıl diğer tüm alışkanlıklarımız gibi tatil anlayışımız da epey şekil değiştirdi. Pandemi gölgesinde çocukla tatil planlayan ailelere için birkaç ufak hatırlatma yapmakta fayda var.

Eğer seçiminiz tekne ya da villa kiralamak gibi daha izole bir tatil değilse şu kriterler doğru tesisi seçmenize yardımcı olabilir.

Doğa içinde

Kalabalıktan uzak

Asansörsüz

Merkezi havalandırma sistemi olmayan

Odaları bir koridora değil açık havaya açılan

Sosyal mesafenin korunabileceği bağımsız konaklama birimlerinden oluşan tesisler bu süreçte en fazla güven verenler.

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

LGS öncesi ailelere ve çocuklara öneriler

Zeynep İşman 18/06/2020

Hafta sonu LGS sınavı var. Milyon-larca öğrenci ve aileleri nefeslerini tutmuş bekliyor. Bu yıl koronavirüs sebebiyle hiç olmadığı kadar stresli ve gerginler. Sosyal mesafe nasıl korunacak? Maskeyle sınav nasıl geçecek? Kafalarda halen soru işareti. Sınav öncesi son bir kez daha yazmak ve sınava girecek tüm öğrencilere bol şans dilemek istedim. Öncelikle kendilerinden, şu andan itibaren medya ve haber kaynaklarını teke indirmelerini, sadece sınavla ilgili güncel gelişmeleri takip edip, diğer tüm söylenenlere kulaklarını kapamalarını rica ediyorum. Aileler için de hiç kolay değil. Ancak çocukların yanında olup, her şeyin başının sağlık olduğunu ve böylesi sıkıntılı bir süreçte, çabalarını takdir etmelerini hatırlatıyorum.

Eğitim Danışmanı Sevgili Elgiz Henden’den aileler ve öğrenciler için son dakika tüyoları istedim. Çok faydalı önerilerde bulundu:

Aileler bir adım geride durmalı

Bu hafta artık aileler bir adım geride durmalı, öğrencilerin yanında sınav hakkında olumlu ya da olumsuz bir yargıda bulunmamalı, çocuklarına güvendiklerini ve çabalarının karşılığını alacaklarına olan inançlarını sadece söylemekle kalmamalı, aynı zamanda onlara göstermeye de çalışmalılar. Psikolojik destek bu dönemde en önemlisi, zira bu sınavlar bilginin yanında psikolojik olarak da hazırlanıp girilen sınavlar haline geldi. Kovid-19’u da düşünürsek çocukların daha çok destekleyici geribildirimlere ihtiyacı var. Özellikle aileler söyledikleriyle söylerken ki beden dilleri ve ses tonlarına çok dikkat etmeliler.

Bildiğiniz sorudan başlamak moral verir

Son haftada kendinizi çözerken zorlandığınız birkaç konu üzerine odaklayın. Kısa dönemli hafızaya gitmesine neden olursunuz ve son dönemde çalıştığınız için hatırlamanız kolay olur. Hatırlamak istediğiniz özel notları, formülleri renkli kâğıtlara yazıp görebileceğiniz ve farkında olmadan okuyabileceğiniz bir yere asmak tekrarlamanıza ve hatırlamanıza neden olur.

Sınavlarda karşınıza 3 tür soru çıkar. Birincisi, çalıştığınız ve kolayca yaptığınız sorulardır. İkinci tür sorular daha önce çözdüğünüz ve üzerinde biraz düşünmeniz gereken sorulardır. Bu soruları daire içine alın. Üçüncü tür sorular ise okuduğunuzda anlamadığınız sorulardır ki bu soruları da üçgen içine alın.

Birinci turda hemen çözülen, alışık olduğunuz soruları yapın, bu size moral kazandıracaktır. İkinci turda daire içine aldığınız soruları çözün ve son turda da üçgen içine aldığınız soruları çözerek sınavı bitirin. Turlama sistemini hem sözel hem sayısal testinde uygulayın.

Hiçbir soruda takılıp kalmayın

Öğrenciler sınava odaklanmalı, rahat ve sakin bir zihinle sınava girmeli ve soruları okurken zihnini susturmalı. Eğer zihninizi susturmak istiyor ama zorlanıyorsanız, kendinize ve zihninize onu biraz sonra dinleyeceğinizi söyleyin ve sorulara dönün. Soru kitapçığınız iki elinizin arasında kalacak şekilde kollarınızı birbirine paralel tutun ve öne doğru hafifçe eğilirken ellerinizi hafifçe kitapçığa doğru yaklaşacak şekilde görme alanınızı daraltarak içe doğru kapatın. Bu odağınızı kitapçığa çevirmenize ve etrafta olanların dikkatinizi dağıtmasına engel olur. Zorlayıcı hiçbir soruya takılıp kalmayın yola devam edin, zamanı etkili kullanın.

Bilmediğiniz soruyu işaretlemeyin 

Sınavda 3 yanlış bir doğruyu götürüyor. Bu nedenle bilmediğiniz, emin olmadığınız soruları işaretlemeyin.
Heyecanlandığınızda nefes egzersizi yapın

1. adım burnunuzdan derin bir nefes alın ve tek seferde ağzınızdan verin.
2. adım burnunuzdan derin bir nefes alın ve iki seferde ağzınızdan verin.
3. adım burnunuzdan derin bir nefes alın alırken nefesin vücudunuzda izlediği yola odaklanın, nefesinizi izleyin ve bu kez 3 seferde ağzınızdan verin.
4. Adım burnunuzdan derin bir nefes alın nefesin burnunuzdan girdiği akciğerlerinizi doldurduğu yola odaklanın, bedeninizdeki her yere nefes aldığınızı
hissedin ve bu kez tam 4 seferde ağzınızdan nefesinizi verin.

Bu egzersizi gün içinde 2 kez yapabilirsiniz. Sakinleşmenize ve odaklanmanıza neden olur.

Hadi bunları da yapın…

Kulaklarınızı tıkayın, sınavla ilgili söylenenleri duymayın.
Sosyal medya ve teknoloji kullanımını bırakın (telefon, bilgisayar vb.).
Son hafta için “Çalışırsam iyi olur” dediğiniz konulardan birini seçin ve yapın.
Heyecan hissediyorsanız, 4 adımda nefes egzersizini uygulayın.
Sevdiğiniz ve hareketli bir müzikle evde dans edin.
Daha önce yemediğiniz gıdalardan uzak durun.
Eğer varsa olumsuz düşüncelerinizi olumluya çevirip yatmadan önce tekrarlayın.
Sınava giderken aksesuar takmayın (bilezik, yüzük kolye, küpe).
Maskenizi unutmayın
Sınav saatinden 30 dakika önce okulunuzda olun.

ZEYNEP İŞMAN

https://instagram.com/birliktebuyuyoruz

0 FacebookTwitterPinterestE-posta
  • 1
  • 2
  • 3
  • …
  • 5

Zeynep İşman

Köşe Yazarı / İletişimci / Etkili Anne Baba Okulu Eğitmeni ... daha fazlası için tıklayın.

INSTAGRAM

birliktebuyuyoruz

Şu panoyu yaptırmak için son anda neler çektiğimizi bir ben, bir Bahar bilir. Neyse ki imdadımıza ‘Birebir Baskı Hasan’ yetişiyor ikidir :))

Bu sefer büyük yapalım, meleğin önünde herkes bolca foto çektirir dedik. Ama kendime göre bir ebat yaptıramadım, her koşulda sonuç bu oldu 😂

Artık #tbt olan #momtalks2022 hatırası 😇 

#birliktebüyüyoruz
Epeydir #önerdimgitti yapmıyordum. Kız anaları Epeydir #önerdimgitti yapmıyordum.
Kız anaları toplaşın, bu önerim size !
Bu kitabı mutlaka okuyun. Sonra konuşalım :)
Hatta bir tane de annenize alın, o da okusun. 
Kitap: Anneler, Kızları ve Beden Algısı / Hillary McBride

#birliktebüyüyoruz #kitapönerisi
Dün İstanbul’da Gabor Mate @gabormatemd rüzga Dün İstanbul’da Gabor Mate @gabormatemd rüzgarı esti. İstanbul’da olmadığım için gidemedim maalesef. Zira kendisini on milyon kez dinleyebilirim. Ben de eskilere daldım. Türkiye’ye ilk gelişinde kendisiyle konuşup, röportaj yapma şansına sahip bir insan olduğumu gururla söylemek isterim :) Bu gördüğünüz faninin yaptığı onlarca söyleşi içinde beni en heyecanlandırandı 🙏🏻
Okumayan kalmasın diye röportajı hikayeye koyuyorum. Yayalım lütfen…

#Repost @birliktebuyuyoruz with @make_repost
・・・
Yıllardır bağımlılık, çocukluk travmaları, ebeveynle bağlanma ve stresin fiziksel hastalıklarla ilişkisi üzerine çalışan Dr. Gabor Mate, @codelotus ve @amerikanhastanesi işbirliği ile İstanbul’a geldi. Duyunca çok heyecanlanmıştım. Bugün tanışıp, röportaj yaparken de çok heyecanlıydım. Cumartesi Milliyet Gazetesi’nde olacak konuştuklarımızın bir kısmı, kalanını ise ara ara paylaşacağım çünkü çok değerli şeyler söyledi. Konuşmamızda bir ara “Hangi konularda yazıyorsun?” dedi. “Çocuk ve aile” dedim. “Çok doğru bir tercih. Çocuklar çok kırılgandır ve tamamen yetişkinlere bağımlıdır. Yetişkinlerle olan ilişkileri, kendilerini ve dünyayı nasıl gördüklerini şekillendirir.” dedi. O an gözlerim doldu, yüreğime hem bir ağırlık, hem bir umut çöktü. Of ben bugünden daha çok şey yazarım :)
.
.
#gabormate #stres #travma #bağımlılık #bağlanma #güvenlibağlanma #çocuk #çocukgelişimi #ebeveyn #aile #çocukluktravmaları #büyümek #gelişim #psikoloji #birliktebüyüyoruz #röportaj
Bu bir teşekkür paylaşımıdır! 40 bin kişili Bu bir teşekkür paylaşımıdır!
40 bin kişilik koca bir aile olmuşuz 🥳 
Hepinize tek tek teşekkür ederim, birlikte büyümeye inandığınız ve istekli olduğunuz için 🙏🏻

6 yıl önce, kızım 3 yaşında iken, iyi bildiğim yollardan sapıp, işi gücü bıraktığımda, girdiğim yolun beni nereye götüreceğini pek bilmiyordum.
Bildiğim şey; başka şeyler yapmak istediğimdi. Aileyi iyileştirecek, anne babayı (bakım vereni) güçlendirecek şeyler yapmak istiyordum. Kendim büyürken, başkalarının büyümesine de eşlik etmek istiyordum. Okumak, öğrenmek, yazmak ve anlatmak istiyordum. Uzun süren eğitimler, terapiler, içsel çalışmalar…

Hedefiniz net, inancınız tamsa, dikkatinizi dağıtan çok şey olsa da, doğru yolu yeniden buluyorsunuz.
6 yıla çok şey sığdırdım. Çok değiştim. Bu bazı şeyleri kazanmama bazı şeyleri kaybetmeme neden oldu.
Ama tüm yolculuklar sancılıdır.
“Ben oldum” demek en büyük aptallık.
Son nefese kadar büyümeye devam … 

#birliktebüyüyoruz #teşekkürler
Geç Pazar kahvaltım… Tereyağlı pişim… Pey Geç Pazar kahvaltım…
Tereyağlı pişim…
Peynirli sıcak poğaçam…
Bal kaymaklı kızarmış ekmeğim…
Çok seviyorum ❤️

En güzel sevgi sözcükleri için sayfama beklerim :))

#birliktebüyüyoruz
Ebeveynler çocuklarının geleceği, eğitimi, mu Ebeveynler çocuklarının geleceği, eğitimi, mutluluğu, başarısı konusunda sürekli çabalarken, çocuklar neden bu kadar duyarsız, mutsuz, sıkılgan, dağınık! Şikayetler genelde bu şekilde değil mi? Sorun nerede başlıyor? 

Sinirbilim Uzmanı Dr. Kerem Dündar @drkeremdundar geçen hafta @momtalkstr ‘ta Londra’dan bağlanarak “Dikkatli Ebeveynlerin Dikkatsiz Çocukları” başlıklı bir konuşma yapmıştı. Öyle çarpıcı şeyler söyledi ki, sonrasında kendisini aradım ve bunun üzerine çok keyifli bir sohbet yaptık.

Yazının tamamı Milliyet Pazar’da ve profilimde, çarpıcı satır başlarını buraya koyuyorum:

⭐️ Çocuğa büyürken eşlik etmek yerine çocuğu büyütmek derdine düşüyoruz. Bunun iki nedeni var: Ebeveynlerin kaygıları ve bu konuda oluşturulan uzman endüstrisi. 

⭐️ Çocuğun bugünkü ihtiyaçları değil, gelecekteki olası kaygılar ebeveynliğin temel aracı olmaya başladı. Bir tarafta kaygı dolu ebeveynler var. Bir tarafta ‘gel sana iyi anne baba olmayı öğreteyim’ diyen bir sektör 

⭐️ Ebeveynler kendilerinin değil, çocuklarının gelişmesi gerektiğini düşünüyor. Halbuki çocuk nasıl gelişeceğini ailesinden öğrenir.

⭐️ Çocukla ilgili sürece eşlik etme eğilimi yerine sürekli sorun çözmeye meyilliyiz. Hatta başarı kavramı bile başlı başına bir sorun görülüyor. Acil planlar, mucizevi yöntemlerle sorun çözme çabası peşindeyiz

⭐️ Kendimizi ne kadar yetersiz hissedersek o kadar çok oyuncak alır, o kadar çok seçenek sunarız.

⭐️ Ebeveynliğin yüzde 100’ü olmaz illa eksik olacak. Hiç eksiltilmemesi gereken koşulsuz sevgi, sınırsız eşlik. 

⭐️ Eksik kalan konular her zaman affedilir ama eksik hissettirmenin telafisi yok. 

⭐️ Çocukların bir durum karşısında sebat etme, tekrar tekrar deneme becerilerinin çok önemli olduğunu unutmayın! Onların yerine yapmak ve karar vermekten vazgeçin. 

⭐️ Sadece kendi çocuğunu severek onun geleceğini garantiye alamazsın. Tüm çocuklar için mücadele etmeliyiz.

#birliktebüyüyoruz #zeynepişman #milliyetpazar
Geçenlerde buradan “Derin çalışmak istiyor” diye yazınca, Bodrum’da evimiz gibi hissettiğimiz, çok sevdiğimiz bir mekan olan @kuytubahce ‘nin sahibi Mesude Hanım, “Çalışmak isterse biz de çok isteriz” dedi 🥰
Şanslı çocuk valla, birkaç yerden daha iş teklifi aldı :)) Ama tamamen kendi değerlendirdi ve “9 yaşındayım ve benim yapabileceğim en çok iş nerede ve para kazanabilir miyim diye düşünüyorum” dedi ve buna göre karar verdi.
Yaratacağı faydaya bakıyor ve karşılığını istiyor, mantıklı :)

Bugün ilk iş günüydü. Şimdilik birkaç saatlik tatlı bir anı ama insanlık için küçük, bizim için büyük bir deneyim.
Ben biraz oturup ayrıldım. 
Çok acayip bir duyguymuş arkadaşlar.
Bizler küçücük yaşlarda çalışmaya başladık. Kimse de acımadı valla. Gayet de sıradan şeylerdi.
Ama zamane çocukları hayatın gerçeklerinden çok uzak büyüyor.
En iyi okul, en iyi eğitim, en iyi kurs, spor, sanat derken eee hayat nerde… Kaçıp gidiyor. Sonra ortada deneyimsiz yetişkin görünümlü ergenler!

Ben kendisinin bu konuda ısrarcı olmasını çok destekledim. İzninizle huzurlarınızda kızımla gurur duyduğumu söylemek isterim :)
Utansa da, zorlansa da kendi istedi.

Ama izlemesi zormuş.
Ay saatlerce ayakta, bacakları mı ağrır?
Ay gelen insanlar nazik davranır mı?
Bir sıkıntısı olursa söyleyebilir mi? 
derken, kalkıp gitmemin hayırlı olacağını anladım :))
Öğlen iş çıkışına geldim kızımın.
Olur da yolunuz düşerse, “Birlikte Büyüyoruz ailesindeniz. Derin hanım bizim masaya bakabilir mi?” diyin 😁
Bu vesileyle, bu fırsatı yaratan @kuytubahce ailesine sonsuz teşekkürler 🙏🏻

#birliktebüyüyoruz
Bugün bu güzellerin 42. evlilik yıldönümü 🧿 
Daim olsun 🙏🏻
Anne,
Baba,
Sizi çok seviyorum ❤️

#birliktebüyüyoruz
Bu anne ne yapıyor? Çocuğu dakikalarca, tekmele Bu anne ne yapıyor?
Çocuğu dakikalarca, tekmeler atarak ağlıyor.
O da sakince yanında oturuyor.
Çocuk biraz sakinleyince, kalkıp annesine doğru ilerliyor ve sarılıp ağlamaya devam ediyor.
Anne o sırada yumuşak dokunuşlar ve hafif sallanmalar yapıyor.
Daha da sakinleşince konuşmaya başlıyorlar.
Şöyle diyebiliriz: kızgın tavayı yıkamadan önce soğutuyor :)

Diyor ki; “Çocuklarıma kendini kontrol edebilmenin önemini öğretmeye çalışıyorum. Çünkü bu paha biçilmez bir yetenek. Ben büyürken yoğun duygulara sahip olmanın ve bunları ifade etmenin doğru olmadığını düşünür, kendimi çok hassas olarak nitelendirirdim. Bu da duygularımın çoğunu bastırmama neden oldu. Ama onlara güçlü duyguların sorun olmadığını göstermeye çalışıyorum.  Ağlayabilirsin. Duygular gelip geçer ve biz bunu birlikte yapabiliriz. Ben senin için buradayım.” 🙏🏻

Altını çizmek istediğim önemli nokta; ebeveynin bunu yapabilmesi için, sinir sisteminin dengede, regüle olması gerekli. Sizin toleransınız sıfır iken, ihtiyaçlarınız karşılanmamış, öfkeli, yorgun, kaygılı ve düşünceli iken bir taktik gibi bunu uygulamanız yarardan çok zarar getirir. Çocuklar sakinleşebilmeyi bizden öğrenir ya da öğrenemez.

Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

#Repost @mother.ly with @make_repost
・・・
"I try to teach my kids the importance of self-control and self-regulation. I consider them to be invaluable abilities, eventually becoming assets. But at the same time, I also try to show them that it’s 10000% ok to have feelings.

Growing up, I used to think having strong feelings or being expressive were connoted as negative, and I considered myself too sensitive. So that in turn, caused me to suppress most of my feelings, preventing me from experiencing things to the full.

Learning this through self-awareness (and counseling), I’m more intentional with how I allow my kids to express themselves.

If you’ve gotta cry it out, cry it out. But we make sure to realign, regulate together, and get back to our normal state. Feelings are so fleeting, they’ll pass on by.

Parenting is so sanctifying because it really tests my patience. But helping my babies know I’ll be there is always worth it. Presence is everything."—@ckim93
Birbirinden değerli öğretmenlerimin arasında o Birbirinden değerli öğretmenlerimin arasında olmak mutluluk verici.
Pazartesi akşamı “İletişim becerisi yüksek çocuklar yetiştirmek” konusunu masaya yatıracağız.
“Çocuğumla iletişim kuramıyorum.”
“Hiç dinlemiyor”
“Ona ulaşamıyorum”
“Onu anlayamıyorum”
“Hiç konuşmuyor” vs diyoruz ya. Neden ve ne yapmalı? Acaba aynayı kendimize mi çevirmeli?
Bilgi için hikayedeki bağlantıya da bakabilirsiniz 👉🏻@akanselegitimdanismanlik_ 

#birliktebüyüyoruz
Daha Fazla... Instagramda takip edin

Menü

  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim

İlgi Görenler

  • 1

    Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

    10/03/2018
  • 2

    Lion

    30/12/2017
  • 3

    Doğadaki Son Çocuk

    25/04/2018

Bülten

"Birlikte Büyüyoruz" bültenimize abone olarak, makaleler, bilgilendirmeler ve fotoğrafları doğrudan e-posta adresinize alabilirsiniz.

Gizlilik Politikası            Kullanım Şartları

  • Instagram
  • E-posta

Zeynep İşman - Birlikte Büyüyoruz®. Tüm hakları saklıdır. İzin almadan kullanılamaz. Geliştirme: W Dijital


Başa Dön