Zeynep İşman
  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim
Zeynep İşman
  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim
Etiket:

ebeveynkoçu

HAYVANA ŞİDDETLE, İNSANA ŞİDDETİN FARKI NE?

Zeynep İşman 22/06/2018

Geçtiğimiz günlerde hepimizi kahreden yavru köpeğin ölüm haberinin üzerine, her gün farklı bir hayvana şiddet haberi geliyor. Ya tecavüz, ya işkence ya yaralama. Delirmemek mümkün değil.

Hayvana şiddet insanın olduğu her yerde var maalesef. Ama Türkiye, araştırmalar net olmasa da, bu konuda başı çeken ülkelerden biri.

Bir insan neden bir hayvana şiddet uygular ya da tecavüz eder?
Sosyopatlık psikolojik bir bozukluk olarak tanımlanır.  Sosyopatların vicdani sorumluluk ve empati duyma yetileri yoktur. En belirgin özelliklerinden biri de hayvanlara zarar vermeleridir. Hayvana zarar veren, çok kolay insana da zarar verir. Bana göre hayvana eziyet edenle, çocuk istismarcısının hiçbir farkı yok. Hep kendinden küçüğe ve acize yönelen, karşı koyamayacak olana zarar veren tipler. Aslında özünde çok korkan olan, kişilik gelişimi tamamlanamamış zavallı mahluklar.

Peki bir insan neden sosyopat olur?
Bunun tek bir nedeni yok. Pek çok neden ve pek çok yaşam olayı belirleyici olabilir. Hatta çevrenin etkisi kadar, genetik faktörler üzerinde duran çalışmalar da var. Ama şunu söyleyebilirim ki; çocukluğunda şiddet ya da istismar gören herkes yetişkinliğinde sosyopat olur, aynısını başkalarına yapar diye bir kural yok.

Hukuk sisteminin acil olarak bu gidişata dur demesi gerekli. Çok ciddi cezalar getirilmeli. Bu nedenle sesimiz kısılana kadar bağırmalıyız. Biz anne/babaların ise yapabileceği tek bir şey var. Merhametli ve vicdanlı çocuklar yetiştirmek! Önce kendine, sonra da tüm canlılara saygı duyan, birini sevmese bile ona zarar verme hakkının olmadığını bilen çocuklar. Saygı da öyle kolay kazanılmıyor. Ta en küçüklükten, anne/babamdan görerek öğreniyorum önce kendime sonra başkalarına saygıyı.

Gelişmiş Avrupa ülkelerinde hayvan sahiplendirdiğiniz zaman, sosyal hizmet görevlileri, tıpkı çocuk evlat edinmede olduğu gibi, düzenli ev kontrollerine geliyor. Ailenin maddi durumuna, ev ortamına bakıyor. İşte yaşama saygı böyle olur!

Hayvanat bahçelerine karşıyım, çocuğumu da götürmüyorum. Ancak kısa bir süre önce gittiğimiz Danimarka seyahatinde, yoğun ısrar sonucu Givskud Hayvanat Bahçesi’ne gittik. Hayvanların hepsi serbestti. İnsanlar için çok sıkı kurallar vardı ve belli alanlara girişe izin vardı. Ailelerin ve çocukların, hayvanlara saygısı inanılmazdı. Hayvanlar yoldan geçerken durup beklemeleri, gürültü yapmamaları… Neden biz bunu yapamıyoruz? Bu değer sistemi ne zaman bu kadar çürüdü?

Bu bir hayvan meselesi değil. Bu hayata bakış, yaşama, canlıya saygı meselesi. Tıpkı kadın cinayetlerinde rahmetli Özgecan Aslan’ın bir sembol olması gibi, umarım o zavallı yavru da bir kilometre taşı olur ve artık canlıya en ufak bir şiddet, hukuk sisteminde cezasını bulur.
*Görsel, HAYTAP sitesinden alıntıdır.

Zeynep İşman
İletişim Uzmanı/Ebeveyn Koçu

www.zeynepisman.com

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

 

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

KUMKURDU

Zeynep İşman 18/06/2018

Kumkurdu’nu bilenler? Biz Kumkurdu serisini Derin’le geçen yıl okumuştuk. 3 kitaptan oluşuyor. Yazarın hayal gücü, olaylara hem çocuk, hem ebeveyn dünyasından bakışı hayranlık verici. Tatil bahanesiyle yanımıza almıştık ve yeniden başladık okumaya. Mutlaka tavsiye ederim. Okuma bilen çocuklar için de bir başucu kitabı.

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

NASIL GEÇECEK BU YAZ TATİLİ?

Zeynep İşman 13/06/2018

Sokakta oyun döneminin bitmesi, çalışan annelerin sayısının artması, çocuğun bakımını paylaşacak insan sayısının azalması, güvenlik kaygıları, bütçesel engeller derken aileler için yaz tatilleri kabus haline geldi. Tatiller; çocuk zamanını organik olarak dolduramadığı için, çocuğun zamanını doldurmaya çalıştığımız uzun bir zaman dilimi bizim için.

Okul olmadığında zamanını nasıl değerlendireceğini bilemeyen bir nesil var. Hal böyle olunca çare teknolojiye sarılmak oluyor. Peki ne yapacağız?

Çocuğum sıkıldım diye geldiği zaman ne hissediyorum?
Anne/babalar bu soruya genelde “sinirleniyorum” ya da “panik oluyorum” diyor.  Çünkü kendimizi boş alanları doldurmaktan sorumlu hissediyoruz. Tabii zamanın ruhunun da bunda payı büyük. Biz de hiç boş kalmıyoruz. Boş kalmak nasıl bir şey unuttuk belki. Pek çok yetişkin zamanını yönetememekten şikayetçi. Bu durum çocuklara da küçüklüklerinden itibaren yansıyor. Zaman planlaması yapmayı öğrenemiyorlar çünkü ebeveynler bunu çocukların yerine yapıyor.

Yaz tatillerini planlarken mutlaka çocukları da işin içine katmalıyız. Çocuğumuzun yaşına uygun olarak, onun da fikirlerini ve isteklerini dinlemeli, demokratik bir şekilde tüm tatili planlamalıyız.

İhtiyaçları karşılamak önemli
Hepimizin olduğu gibi çocukların da öncelikli ihtiyaçları var. Ailesi ile kaliteli zaman ihtiyacı, oyun ihtiyacı, arkadaşları ile sosyalleşme ihtiyacı, enerjisini atma ihtiyacı, yalnızlık ihtiyacı, hayal kurma ihtiyacı gibi… İhtiyaçları karşılanmayan çocuk, çağın gerçeği olarak, en hızlı ve kolay çözümü seçiyor ve televizyona, tablete sarılıyor. Eğer bugüne kadar her sıkıldığında oyalanması için çocuğuma telefon/tablet verdiysem, yaz tatili gelince bu alışkanlık birdenbire değişmiyor.

Tatili nasıl planlayacağız?
Bir akşam tüm aile oturun ve tatil konusunu gündem yapın. Herkes isteklerini ve ihtiyaçlarını söylesin. Fikir söylemek serbest olsun. Bunları bir kağıda ya da tahtaya yazın. Sonra koşullarınıza göre eleme yapın ve kalanları bir takvime oturtun. Tüm bu süreçte baskın olmayın, her zaman çocuğunuzun da söz hakkı olsun. Çatışmaların olması çok doğal, endişelenmeyin. Bu sayede çocuklar demokratik bir müzakereyi öğreniyor. Ekran zamanlarını çocuğun yaşına göre belirleyin. Önceliğinizde oyun oynamak hep olsun.

Bu şekilde planlama yapmak neden önemli?
Tatilleri bu şekilde planladığımızda, tüm ailenin birlikte karar verdiği demokratik bir süreç işlemiş olur. Çocuklar da birey yerine konulup dinlendiği için, size problem çıkarma olasılıkları azalır. İş birliği yapmayı modellemiş olurlar. Çatışmanın da geliştirici olabileceği gözlemlenir. Müzakere yetenekleri gelişir. Hayatlarına dair insiyatif almayı öğrenirler. Zaman planlaması yapmayı pratik ederler. Başkalarının fikirlerine de saygı duymayı öğrenirler.

Kurallar önden net olursa tüm yaz rahat edersiniz.

Son olarak her boş vakit doldurulmak için değildir. Unutmayın, hepimizin boş alanlara ihtiyacı var!

İyi tatiller…

Zeynep İşman

www.zeynepisman.com

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

KARNESİ KÖTÜ OLAN ÇOCUĞA NASIL DAVRANILMALI?

Zeynep İşman 05/06/2018

Eğer soru, “Karnesi kötü olan çocuğa nasıl davranılmamalı?” olsaydı cevap basit olurdu: Öfkeli, cezalandırıcı, yıkıcı davranılmamalı.

Peki nasıl davranılmalı?

Önce kendinize şu soruyu sorun lütfen: “Çocuğumun karnesi benim için ne ifade ediyor?” Başarısının karşılığı mı, motive olması için bir araç mı, gelişimine destek mi yoksa prestij nedeni mi? Bu sorunun cevabı, karnenin iyi veya kötü gelmesine verilen tepkiyi de belirliyor. Karne bir sürecin sonucudur. Ya da bazen değildir. (Bu da ayrı bir yazı konusu) Süreci görmezden gelip, sonuca tepki vermek, sonucu değiştirmeyeceği gibi, kişiyi ileriye de taşımaz. Oysa sürecin en başından itibaren çocuğun gelişime ve öğrenmesine destek olmak, karneye yüklenen beklentiyi düşürüp, karne günü yaşanacak çatışmaları da azaltır.

Kendimize itiraf edelim

Ebeveynler olarak her zaman çocuklarımızın büyümesini ve başarılarıyla gurur duymak isteriz. Çoğu zaman çocuklarla ilgili gizli hedeflerimiz vardır. (doktor olacak, bilim insanı olacak gibi) Ve ne yazık ki çocuklarımız hakkında başkalarının ne düşündüğünü çok önemseriz. Tabii iş sadece ailede de bitmiyor. Eğitim sistemi öğrenme ve gelişim üzerine kurulu olmadığı için, çocuğun aldığı takdirler, teşekkürler, ödüller, madalyalar ön plana çıkıyor. Çocuklar kendi aralarında bile, notu düşük olan arkadaşlarını etiketleyip, tembel, aptal diye küçümseyebiliyorlar.

Çocuklar merak ederler. Merak doğuştan gelir. Merak duygusu yok edilmeyen ve öğrenme hevesi içine işlenen bir çocuk, kendi gelişiminin sorumluluğunu alır. Öğrenme ve gelişime önem veren bir aile ve çocuk için de karne sadece bir sonuçtur.

Dr. Thomas Gordon’ın çok sevdiğim bir sözü var: “Kabul toprak gibidir, sadece çocuğun kendini gerçekleştirmesine imkan tanır.”

Çocuklarımızın her davranışını kabul etmek zorunda değiliz. Elbette eğitim hayatını boşlamasını, derslerine çalışmayıp, kurallara uymamasını görmezden gelemeyiz. Ama gerçek sevgi, kabul etmediğimiz davranışlarına rağmen değil, o davranışlarla çocuğumuzu kabuldür. Baskı, zorlama, eleştiri çocuğu sadece tepkisel olmaya ya da yalan söylemeye teşvik eder. Tüm ilişkilerimizde olduğu gibi, huzur, mutluluk ve başarı için yapıcı iletişim kurmak zorundayız.

Çocuğunuzun karnesi kötü ise;

Kızmayın/tehdit etmeyin.

Cezalandırmayın.

Karne bahanesiyle, sevdiği şeylerden mahrum etmeyin.

Saatlerce nutuk çekip, öğüt vermeyin.

Başka çocuklarla kıyaslamayın.

Alay edip, küçümsemeyin.

Ne yapılabilir?

Onunla konuşun.

Konuşurken suçlayıcı bir dil kullanmayın.

Gerçekten merak eden biri olarak, notlarının neden bu şekilde olmuş olabileceğini, kendisinin ifade etmesine izin verin.

Dinleyin.

Belki okulla, öğretmeniyle ya da arkadaşlarıyla bir derdi var/anlamaya çalışın.

Belki öğrenme konusunda desteğe ihtiyacı var/destek olun.

Öğretmeniyle iş birliği içinde olun.

Belki bambaşka hayalleri/ilgi alanları var. Anlatmasına izin verin.

Yapılabilecek tek yol, sağlıklı iletişim kurmak. Onun da temeli, çocuğu DİNLEMEK!

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

HAYVANLAR ALEMİ

Zeynep İşman 02/06/2018

Bu aralar favorimiz bu kitap. Yollarda, can sıkılmasına karşı tavsiye ederim. Hem eğlenceli, hem de bir dolu güzel bilgi var hayvanlar alemine dair. Mesela dev kertenkelenin su üstünde yürüyebildiğini, timsahların ağzından terlediğini biliyor muydunuz?

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

“ÖĞRETMEN ÖĞRETEN DEĞİL, BİRLİKTE ÖĞRENEN OLMALI”

Zeynep İşman 20/05/2018

“Öğretmen öğreten değil, birlikte öğrenen olmalı”

Yasemin Hoca ile tanıştığım ilk gün çok eskilere, ilkokula başladığım güne gittim. 5,5 yaşında, çekingen olarak tanımlanabilecek ama bir o kadar da okula başlamak isteyen bir çocuktum. Bugün olduğum insan olmamda emeği çok büyük olan sevgili ilkokul öğretmenim beni sarıp sarmalamış, sonsuz sevgisi ve şefkatiyle tüm endişelerimi gidermişti. Hatta yaşamım boyunca bilgiye, öğrenmeye bu kadar değer vermemde etkisi çok büyüktür.

İşte Yasemin Hoca ile konuşurken, içimde bir yerlerde bu duygular ayaklandı. Aynı güven, sıcaklık ve minnet duygusunu hissettim. Çünkü konuştukça anlıyorum ki, en büyük hedefi öğrencilere öğrenmeyi sevdirmek. Bunun da ancak sevilen bir öğretmenle ve okul ortamıyla olacağına inanıyor.

Yasemin Pakkan yaşamının 43 yılını eğitime ve öğrencilerine adamış, kendi alanında efsane bir öğretmen. Bugüne kadar hem pek çok devlet okulunda hem özel okullarda binlerce öğrenciye öğrenme ortağı olmuş. Öyle ki, “öğretmenliği öğrencilerimden öğrendim” diyor. Meslek sahibi olup, yurt içinde ve yurt dışında farklı pozisyonlarda çalışan öğrencileri hala kendisiyle görüşüyor.

“Bu ülkeye bir borcum var”

43 yıllık birikimini aktarabilmek, hala ilk günkü heyecanı ile çocuklarla buluşmaya devam etmek ve bu ülkeye bir borcu olduğuna inandığı için bir okul açmaya karar vermiş. Şu günlerde 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılında yeni açacağı okulunun heyecanı ile yaşayan Yasemin Hoca ile doğru okul seçiminden, verimli öğrenme nasıl olura kadar pek çok konuda konuştuk. Söylediklerinin anne-babalar hatta eğitimciler için yol gösterici olacağına inanıyorum.

  • Anne-babalar okul seçerken nelere dikkat etmeli sizce?

“Okul seçiminde tamamen ekibin seçilmesinden yanayım”

Bu konuda yıllardır yüzlerce soru aldım inan. Çocuğu ve aileyi tanırsam cevap vermem daha kolay oluyor. Ancak hiç tanımıyorsam bir yorum da bulunmak zor tabi. Her çocuğa göre bir okul olamaz. Okulun her çocuğa uygun olması gerekiyor. Eskiden en yakın okul en iyi okul diye bir şey vardı. Ben buna katılmıyorum çünkü İstanbul şartlarında artık her yer uzak. Evinize yakın bir yerde trafiğe takılıp saatlerce bekleyebilirsiniz. O nedenle bir kere çok uzak okul diye bakmayalım. Okuldan beklentimize bakalım.

Okulların yerleri, binaları ve fiziki koşulları elbette ki önemli ama buna çok da takılmamak gerekli. Yani süse püse, vitrine çok da aldanmamalı. Hiçbir fiziki imkanı olmayan ama muhteşem öğrenciler yetiştiren okullar var.

Okul seçiminde tamamen ekibin seçilmesinden yanayım. Birincil olarak çocuğunuzu kime teslim ettiğiniz önemli. Okul bir yaşam yeri. Bütün gün okuldalar. O nedenle orada sıfır hata olmalı. Servis şoföründen, ablaya, yemek personelinden, hizmetlisine kadar çok önemli. Öğretmen en son. Tabii ki ondan çok beklentimiz var. Güvenlik çok önemli. Çevresinde neler olduğu önemli. Az da olsa açık alanı olması, az da olsa yeşilliğinin olması önemli.

İkinci önemli konu okulun kadrosunun öğrenmeye açık olması ve sürekli eğitim alması. Kendini ve bakış açısını yenilemesi. Tüm bunları yaparken de tevazu sahibi bir okul olması önemli benim için. Ne kadar talep görürse görsün, her çocuk özeldir ve aynı ilgiyi ister.

“Okul servisle başlar, bu nedenle servis personeli çok önemli”

Ben diyorum ki, bir okul sahibinin en önce yapması gereken şey servis şoförleri ve ablalarla görüşmek olmalı. Okul, çocuk servis aracına bindiği an başlıyor. Ve onlar bizim okul dışındaki güvendiğimiz, çocuklarımızı emanet ettiğimiz insanlar. Ben kendi okulumda düzenli olarak servis personeli ile toplanıyorum. Beklentilerimi aktarıyorum. Eğitimler aldırıyorum.

  • Okulda öğretmen kadrosu nasıl olmalı?

Ben öğretmenim, kimseden öğrenecek bir şeyim yok bakış açısına sahip öğretmenler olmamalı. 43 yıllık eğitimciyim, kendimi hala öğrenci gibi hissediyorum. Öğrenmeye açık öğretmenler olmalı. Dünya gelişiyor, değişiyor. Öğreten değil, öğrencilerle birlikte öğrenen olmalı. Nasıl yapılıyor sen de bana anlat demeli çocuğa. Öğrenen okul, öğrenen öğretmen seçimi yapmalıyız. Çocuğa deneyimleten, yaşatarak öğreten, merak eden öğretmenler olmalı.

  • Veliler düşük gelirlerine rağmen, çocuklarını özel okullara vermek için sıkıntı çekiyorlar?

Bu da beraberinde farklı sorunlar getiriyor. Bütçeleri kısıtlıysa lütfen iyi öğretmeni olan devlet okulu araştırsınlar. İnanın öğretmenlerin, velilerin insiyatif aldığı çok da iyi devlet okulları var. Dediğim gibi önemli olan öğretmen ve okul kadrosu. Aileler fedakarlıklar yapıyorlar ama aile bütçesini de göz önünde bulundurmak şart.

  • Verimli bir öğrenme nasıl olur?

Merak uyandırarak olur. Örneğin elektrik konusunu işliyoruz. Çocuğun gördüğü, hissettiği ihtiyaçtan yola çıkıldığında öğrenme daha kalıcı, verimli olur. Sınıftaki lambanın ışığı nasıl, nerden geliyor? Haydi takip edelim. Duvardaki kablolar, binadaki sigorta, mahalledeki trafo, şehir dışında yüksek gerilim hatları ve barajlar gibi. Öğrenme, konuyu açacak ilginç birkaç cümle ile sonucu onların bulmasını sağlamaktır. Ezber buz üzerine yazı yazmaktır. Boşuna bir uğraştır.

  • 17 Mayıs Okul Dışarıda Günü idi. Açık havada eğitimi desteklediğinizi her zaman söylüyorsunuz, bunun eğitime katkısı neler?

Öğrenme ortamını sınıfla sınırlandıramayız. Fırsat eğitimi her yerde ve her zaman yapılabilir. Öğretimi sınıf duvarlarının arasına hapsettiğimizde yaşam alanı olan okulu değerlendirmemiş oluruz. Doğada ve açık havada öğretim çok daha keyifli ve kalıcı olur. Öğretmenliğe başladığım ilk yıllarda günün yarısını bahçede geçirirdik. Özelikle yazma etkinliğine gerek duyulmayan derslerin tamamını hava koşulları uygun ise çimenlerde yapardık. Akademik dersler arasında on dakika bile olsa bahçe oyunları, yarışmalar düzenlerdik.

Dünya öğrenmeyi kalıcı ve kolay bir hale getirmek için uğraş veren eğitim bilimcilerle dolu. Bu konuda öğretmen eğitimleri vererek öğretmenleri sınıf dışına alıştırmamız gerekiyor. Deneylerimizi bahçede yapabiliriz.  Çamurlu suyun içindeki planktonları yerinde gözlemleyebiliriz. Kurbağanın başkalaşımını her gün izleyebiliriz. Mevsimleri, mevsimlere göre bitkilerin ve hayvanların değişimlerini gözlemleyebiliriz.

  • Çocuğa sorumluluk nasıl kazandırılır?

Yapabileceği işleri ellerinden almayarak. Kendi işini kendisinin yapması konusunda fırsat yaratarak. Yatağını kapatabilir, tabağını mutfağa taşıyabilir, kurabiyeye şekil verebilir. Çorabını kendi giyip, giysilerini katlayabilir. Ona ihtiyacınız olduğunu hissettirmek çok önemli. Yardım istemeliyiz ondan. Yardım etmenin yüceliğini, kendine yetmenin sağladığı özgüveni hissetmeli. Toplumumuz kız çocuklara sorumluluk vermede daha cesur. Lütfen her iki cinse de sorumluluk verelim.

Yasemin hocanın anlattıklarından kısa kısa notlar:
Çocuğun okuldan hangi duyguyla geldiği size ipuçlarını verir
Veliler çocuklarının okuldan eve nasıl geldiklerine baksınlar. Mutsuz, bıkkın, yorgun mu geliyor? Bazısı hala enerjik oluyor ve o günü heyecanla anlatıyor. Bazısı elinde kocaman bir kitapla geliyor ve merakla onu incelemeye başlıyor. Bunlar anne babalar için çocuğun okulu sevip sevmediğine dair en büyük ipucu.
Biz okulların görünüşüne çok takılıyoruz
Gittiğim yurt içi, yurt dışı her yerde mutlaka okul binalarını gezmeye çalışırım. Mesela Avrupa’da pek çok okulda akıllı tahta diye bir şey yok, sıralar, masalar son derece basit. Çocukların yerde oturma bölümleri var. Mutlaka kütüphaneleri ve okuma alanları var ve hiçbiri düzenli değil. Gördüm ki, biz içerikten çok görünüşe takılıyoruz. Binaların ne kadar modern, ne kadar şık, teknolojik, bakımlı olduğu ile ilgileniyoruz. Oysa ki önemli olan okulun kadrosunun niteliği. Öğretmenin de velinin de öğrenmeye açık olması çok önemli
Öyle öğretmenler biliyorum ki, çocuklara bu okul çok pahalı, sen bu okula layık değilsin diyen. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir söylemle o çocuğun ruhuna nasıl zarar verdiğinin farkında bile değil. Bunlara tahammülüm yok. Öğretmen de, veli de çocukla birlikte öğrenmeye, dinlemeye açık olmalı.
Yaramazlık diye bir şey yok
Çocukları yaramaz diye etiketlemeyi son derece yanlış buluyorum. Yaramazlık diye bir şey yok bence. Merak var. Çocukla aynı frekansta olursak yaramazlık falan da olmaz. Çocuk bir şey yaptığında siz de dahil olun ona. Çocuklarla konuşurken onları incitmemeli. O zaman her şey normale dönüyor.
Okul-veli arasında denge olmalı
Eskiden müdürün odasına önümüzü ilikleyip, titreyerek girerdik. Artık böyle değil. Okullar çok değişti. Çocuğa ve veliye saygı arttı. Ama burada da denge çok önemli. Velilere kapılar sonuna kadar açık. Veli her zaman dinlenmeli. Ama bu veli de her şeye karışabilir anlamına gelmemeli. Baskısız, yaptırımsız, otokontrolle yaşanan bir okul mümkün. İlkokul ve lise ayrı olmalı
Yuva ve ilkokulun çok büyük olmamasından yanayım. Büyüdükçe aynı kalitede eğitimi vermek güçleşiyor. Okul öncesinde binalar küçük olmalı, bolca yabancı dil ve aktivite olmalı. Lisenin de ayrı olması gerektiğini düşünüyorum. Lise başka bir dünya. İlgi alanları, hayata bakışları farklı. O nedenle aynı kampüste olmamalı. Aynı bünyede bulunması okulu akademik olarak zayıflatıyor çünkü lisede başarı ve sınav kaygısı oluyor.

Zeynep İşman

İletişim Uzmanı/ Ebeveyn Koçu
zeynep@birliktebuyuyoruz.com
https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

 

 


 

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

KÜÇÜK PRENS

Zeynep İşman 20/05/2018

Küçük Prens’in bu versiyonunu biliyor musunuz? Küçük çocuklar için daha bol resimli, büyük yazılı, özet hali. Biz Derin’le daha önce orjinal kitabı her akşam 2-3 sayfa okuyorduk ama odaklanması için çok uzundu tabii. Ama bu hali süper. Küçük yaş grupları için tavsiye ederim. Bu arada geçenlerde gittiğimiz Danimarka seyahatinde Baobab ağacı gördük! “Aa anne baobablara bak” dedi. Hatırlamasına çok şaşırdım ☺

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

MOMO

Zeynep İşman 16/05/2018

Momo’yu okudunuz mu? Uzun zamandır başucumda okunacaklar listemdeydi, sonunda okudum🙏🏻
Zaman hırsızlarının, insanlardan çaldığı zamanı geri getiren Momo adlı küçük bir kızın öyküsü bu. Momo aynı zamanda insanları kendine hayran bırakan muhteşem bir dinleyici. Michael Ende’nin kitabı pek çok kez sinemaya uyarlandı ve kırktan fazla dile çevrildi. Bence her genç ve yetişkin okumalı, bu büyülü satırlarda yolculuğa çıkmalı 🦋

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

İyi Ebeveyn Olmak Sorun Çözmek Demek mi?

Zeynep İşman 13/05/2018

Çocuğunuzun içinde bulunduğu sorunda kalmasına ne kadar dayanabilirsiniz?

Ya da şöyle sorayım.

Çocuğunuzun bir sorunla boğuştuğunu görüp, hiç müdahale etmeden, sıkıntı çekmesine ve sonunda kendi çözümünü bulmasına izin verebilir misiniz?

Ebeveynler, bu soruya genellikle “dayanamam, hemen yardımcı olurum” ya da “Ben onun annesiyim/babasıyım, tabii ki sorununu çözmesine yardımcı olacağım” yanıtını veriyor.

Haksızlar mı? Elbette hayır. Ancak burada altını çizmek istediğim şey, müdahalelerimizin sınırı! Her şeyde olduğu burada da asıl olan denge! Elbette çocuğumuzun güvenliğini tehdit edecek, hayati sorunlardan bahsetmiyorum. Örneğin; bebeğimiz uzanmaya çalıştığı nesneyi almaya çalışırken, küçük çocuğumuz oyunda birinci olamadım diye ağlarken, oğlumuz proje ödevini zamanında yapmadığı için evin içinde kıvranırken, genç kızımız ‘neden benim erkek arkadaşım yok’ diye bunalımlardayken müdahale etmeden, sadece yanında olarak ve kabul ederek ne kadar durabiliyoruz?

Yapılan araştırmalara göre, ergenlik dönemini anne/babasından uzakta geçiren (yatılı okulda, yurt dışında vs.) çocukların, kimlik geliştirme konusunda daha rahat bir gelişim gösterdiği izlenmiş. Bu tabii ki genellenemez. Ailenin varlığı ve önemi yadsınamaz. Ailesinin sevgisi ve güvenini arkasında hisseden çocukların, hayata 1-0 önde başladığı da başka bir gerçek. Ancak burada kritik olan, varlığımızla çocuklarımızın yanında iken, onların doğal gelişimlerini nasıl desteklediğimiz ve ihtiyaç duydukları özerkliği ne kadar verebildiğimiz.

Müdahalelerimizin sınırı olmalı
Özellikle ergenlik döneminde anne babadan ayrılma ve yeni insanlar tarafından kabul görme çok önemli bir hal alıyor. Yine bu dönem hormonlardaki yoğun dalgalanımlar, risk alma davranışlarını da arttırıyor. Risk almak anne/babalar için korkutucu. Risk demek tehlikelere gebe olmak demek aynı zamanda. Oysa diğer taraftan risk almak başarı ve gelişimi de tetikleyen bir şey. Dolayısıyla herhangi bir engellenme yaşamayan çocuklar risk almaktan kaçınmıyorlar. Ve bu da kendi doğrularını, deneme-yanılma yoluyla kendilerinin bulmasını sağlıyor. Gelişimleri de bu doğrultuda daha hızlı oluyor.

Sürekli kontrol edilen, sorunları ebeveynleri tarafından çözülen, sorunla uğraşma, çözüm seçenekleri üretme şansına sahip olmayan çocukların dayanıklılıkları da daha zayıf oluyor. Böyle büyüyen çocuklar, büyüdüklerinde de çevrelerinde sorunlarını çözecek birilerini arıyorlar.

Sorunu çözmek değil, çözebilmesine destek olmak
Ebeveyn olmak demek çocuklarımızın sorunlarını çözmek zorunda olmak demek değil. Bu aynı zamanda bizler için çok büyük bir yük. Etkili ebeveynlik, çocuğa sorununu çözebilecek bakış açısı, öngörü, alternatif çözümler üretebilme kapasitesi, zihinsel esneklik ve uyum kabiliyeti kazandırabilmek demek.

Kapanışı Dr. Thomas Gordon’un Etkili Anne Baba Eğitimi kitabından bir alıntı ile yapmak istiyorum:

“Çocuk bir şeyler ile uğraşırken ona karışmamanız, kabullendiğinizi sözsüz olarak ileten güçlü bir iletişim yoludur. Çoğu anne ve baba çocuklarına sürekli müdahale ederek, karışarak, onları kontrol ederek ve yapmakta oldukları şeylere katılarak ne kadar çok kabul etmeme mesajı verdiklerini fark etmiyorlar. Çocuklarının ayrı bir birey olmalarına izin vermeyi reddederek, onların odalarının ya da kişisel ve özel düşüncelerinin mahremiyetini ihlal ederler. Bu genellikle kendi güvensizliklerinin , ebeveynsel kaygıların ve korkuların bir sonucudur.”

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

 

0 FacebookTwitterPinterestE-posta

Nedir Bu Gavur (!) Çocuklarının Sırrı?

Zeynep İşman 04/05/2018

Not: “Gavur” burada sıfat olarak değil, isim olarak kullanılmıştır😊

Geçen hafta, herhalde dünya üzerinde aynı anda binlerce çocuğun aynı anda bir arada bulunabileceği nadir yerlerden birindeydim. Kızımıza uzun zamandır verdiğimiz sözü tuttuk ve 23 Nisan’ı bahane ederek, Danimarka/Kopenhag’daki Legoland’e gittik.

Şayet çocuğunuz lego sever bir çocuk ise burası gerçekten biçilmiş kaftan. Hemen her yaş grubu için bir aktivite ya da oyun alanı düşünülmüş. Hele ki konaklama yeri olarak Legoland’in kendi otelini tercih ederseniz, çocuğun mutluluğunun tavan olması garanti. Bizde de durum böyle oldu. Tabii her ana/baba gibi çocuğumuz mutlu olunca biz de çok mutlu olduk.

Legoland’de geçirdiğimiz 3 gün benim açımdan başka farkındalıklara da sebep oldu. Adeta bir laboratuvar gibiydi. Yeni doğmuş bebekten, ergenlere kadar her yaş grubundan ve çevre ülkelerden pek çok çocuk oradaydı. Ve tabi anne babaları.

Tek cümle ile özetlersem: hayranlık duydum. Hayranlık duydum çünkü bu kadar çok çocuğun aynı anda bulunduğu bir yerde hiç mi sıkıntı çıkmaz, hiç mi kaos olmaz! Gerçekten yetişkinlerin çocuklarıyla olan ilişkilerine hayran kaldım. Tabii düşünmeme sebep oldu neden biz yapamıyoruz diye. Çünkü yakın zamanda İstanbul’daki Legoland’de de bulunduk. Karşılaştırma yapmak istemiyorum çünkü yanından dahi geçemez maalesef. Amacım bizi yermek onları övmek değil kesinlikle. Ama inanın yakın zamanda her iki ülkedeki Legoland’leri deneyimlediğim için söyleyebiliyorum ki; ebeveyn tutumları her şeyi değiştiriyor. Peki bizim yapamadığımız ama onların yaptığı ne?

Gözlemlediklerimi daha net anlaşılması için maddeler halinde yazacağım:

  • Bir kere hedef kitle çocuklar olduğu için, restoranttan, tuvaletlere, bilet kuyruklarından, lobiye kadar her alanda çocukların beklerken sıkılmaması için oyun alanları var. Çocuk kapasitesini karşılayabilecek büyüklükte ve temiz! Bu inanılmaz bir nimet. Derin’in bir kere bile sıkıldım dediğini duymadım.
  • Bence en büyük erdemlerden biri bekleyebilmek. Bizim yapamadığımız bir şeyi yapıyorlar. Bekliyorlar! Aileler beklemeyi bilince, çocuklar da bekleyebiliyor.
  • Kimse legoların önünde çocuğunun fotoğrafını çekecek diye başkasının hakkını gasp etmiyor. “Geçsene” diye çocuğunu ittirmiyor. Ne kendi çocuğunu, ne elalemin çocuğunu itip kakmıyor. (bunların hepsi İstanbul’daki Legoland’de oldu pek çok kez)
  • Kimse gerekmedikçe yükses sesle konuşmuyor. Çocuğuna seslenmek için metrelerce öteden bağırmıyor.
  • Çocuklar da anne babalarını çağırmak için metrelerce öteden “annnneeeeeğğğ” diye bağırmıyor. Hal böyle olunca ortalık süt liman.
  • Çocuklar attıkları her adım için anne/babalarından onay alma ihtiyacı hissetmiyor. Ya da onaylanmak için “anne bak nasıl koştum, baba bak nasıl zıpladım” demiyor.
  • Otel restoranı 400 kişilikti ve neredeyse 300’ü çocuktu. Bir tane bağıran, ağlayan, etrafa döküp saçan çocuk yoktu. (Derin dışında😊)
  • Oyun alanlarının giriş ve çıkışları o kadar iyi düzenlenmiş ki, kimse birbirini ezmiyor ya da gereksiz tıkanıklıklar olmuyor.
  • Toplumun genelinde güven ilişkisi var. Kendilerine, çocuklarına ve çevrelerine güveniyorlar. Öyle olunca da paranoyakça kaygılar, etrafa şüpheci bakışlar, süzmeler falan yok.
  • Herkes kendiyle ilgili, etrafıyla değil.

Toplumsal kültür, aileleri mi etkiliyor yoksa aileler toplumsal kültürü mü oluşturuyor? Bu tavuk/yumurta ilişkisi gibi. Ama değişim bir yerlerden başlamalı. Anne/babalar olarak bakış açımızı değiştirirsek, çocuklarımız da yarının yetişkinleri olarak bunu topluma yansıtır.

https://www.instagram.com/birliktebuyuyoruz/

zeynep@birliktebuyuyoruz.com

1 FacebookTwitterPinterestE-posta
  • 1
  • 2
  • 3

Zeynep İşman

Köşe Yazarı / İletişimci / Etkili Anne Baba Okulu Eğitmeni ... daha fazlası için tıklayın.

INSTAGRAM

birliktebuyuyoruz

Momtalks kayıtları hazır 🤗 Lütfen maillerin Momtalks kayıtları hazır 🤗 Lütfen maillerinizi kontrol edin. İyi seyirler ✨ @momtalkstr 

#momtalks #gelecekailedenbaşlar #birliktebüyüyoruz
Gündem oldukça yoğun ve hepimizi etkiliyor. Anc Gündem oldukça yoğun ve hepimizi etkiliyor. Ancak “ne olacak?” belirsizliğine kapılıp, endişe sarmalında patinaj çekmek, sadece daha çok dibe batmaya yarıyor. Bu süreçte iyi geldiğine inandığım şey eyleme geçmek. Her ne yapabiliyorsam, bildiğim ne ise, katkı sunabildiğim şey ne ise onu yapmak. Hareket etmek gerçekten çok iyi geliyor. Hem bedene, hem zihne, hem kalbe. O yüzden adım atın. Küçük, büyük fark etmez. Adım atın.
Bugün, uzun zamandır aklımda olan bir proje için ilk adımı attım. Daha epey yolum var. Ama başlamak bile öyle güzel geldi ki 🙏🏻 Umarım yakın zamanda bu heyecanımı sizinle buradan paylaşabilirim 🍀

#birliktebüyüyoruz #gelecekailedenbaşlar
Bugün duygusal olarak yoğun bir gün. Tüm ülke Bugün duygusal olarak yoğun bir gün. Tüm ülke yüreğimiz ağzımızda seçime gidiyoruz. Geleceğimizi belirleyeceğiz. Aynı zamanda Anneler Günü. Binlerce anne, evlat yokluğu, binlerce evlat ise anne yokluğunun acısı ile kalktı bugüne. 
Benim sayfamda ise bugün Eda @edabbyrk var. Geçenlerde paylaşmıştım. Geçen hafta Momtalks’a @momtalkstr geldiğinde tanışmıştım onla. Kahramanmaraş depreminde ailesini kaybetmiş. Kendisi ise 5 saat sonra enkaz altından sağ çıkabilmiş. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik mezunu ve yolun başında pırıl pırıl bir gencimiz Eda. Sonra hikayesini sizlerle, tüm Türkiye ile paylaşmak istedim. Acı dolu hikayesini nasıl drama dönüştürmeden anlattığını, yasını nasıl yaşadığını, ailesinden aldığı sevgi, neşe, bağlılık ve yardımlaşma değerlerini nasıl başkalarına aktarıp, insanlara şifa olmak istediğini herkes duysun, görsün istedim. Duygusal olarak çok zor durumda gencimiz var. 
Siz de lütfen paylaşın bu yazıyı. Paylaşın ki, Eda’nın sesi daha çok kişiye ulaşsın. Çünkü Eda diyor ki; “Bunca zaman edindiğimiz bilgiyi şimdi kullanmayacaksak ne zaman kullanacağız. Çocuklara ve ailelere destek olmak istiyorum. Kahramanmaraş’ta yeni bir hayat kurmak ve oranın yeniden ayağa kalkmasına yardım etmek istiyorum. Çünkü ailem de bunu isterdi. Annemin ışığı ve babamın desteği bana yol gösteriyor.” 

Bu röportajın da anneciğine Anneler Günü hediyesi olsun Edacım. İyi ki senin gibi harika bir genç kadın yetiştirmiş bu ülkeye. Nurlar içinde yatsın 🙏🏻

Yazının tamamı Milliyet Pazar’da ve profilde…

#birliktebüyüyoruz #milliyetpazar #zeynepişman #annelergünü #anne #aile #çocuk #genç #psikolojikdanışmanlık #deprem #kahramanmaraş
Bu ay hem Anneler Günü hem Koçluk Haftası vesi Bu ay hem Anneler Günü hem Koçluk Haftası vesilesiyle böyle bir şey yapmak istedim. Tek görüşmeler ya da 6’lı paketlerde yüzde 25 indirim yapacağım. Kendiyle çalışarak, çocuğuyla ilişkisini güçlendirmek isteyen tüm annelere, anne adaylarına, annelik yapanlara duyurulur. Görüşmeleri zoom üzerinden yapıyoruz. Mayıs ayı sonuna kadar gelen tüm talepler için geçerli bu. 
Bana mail atabilirsiniz bilgi için: zeynep@birliktebuyuyoruz.com 

Sevgiyle 🍀

#birliktebüyüyoruz #ebeveynkoçluğu #annelergünü #koçlukhaftası
Momtalks’da pek çok unutulmaz an yaşadık elbe Momtalks’da pek çok unutulmaz an yaşadık elbet ama benim için bu yıl en unutamayacağım özel an, yeğenimin “hala” diye sahneye geldiği bu andır. 
Küçükken bu ninniyi uydura uydura Derin’e söylerdim, şimdi Başar’a söylüyorum. Sonra bir baktım Sezen Aksu yapmış :) Atış serbest hadi söyleyelim: okusun da büyüsün, aydınlığa yürüsün, iyi insan olsun yavrucanım, tıpış tıpış yürüsün, daime yüzü gülsün, tatlı dilli olsun yavrucanım, sana söz yavrucanım, bu dünya iyi bir yer olacak illa 🙏🏻
Günaydın ☀️ tbt #momtalks #gelecekailedenbaşlar #birliktebüyüyoruz
Eda ile cumartesi günü Momtalks’ta tanıştım Eda ile cumartesi günü Momtalks’ta tanıştım. Kahramanmaraş’ta 20 yıldır oturdukları site tamamen yıkılmış. Annesini, babasını ve ablasını depremde kaybetmiş. Kendi ise 5 saat sonra enkazdan sağ çıkabilmiş. Depremden önce notlamış kendine @momtalkstr a gelmeyi. Sonra her şey tepetaklak olsa da, kendi gelişimi ve faydalı olabilmek için bir şey yapmak istemiş ve atlamış gelmiş İstanbul’a. Sahnede çıkıp yaptığı konuşmayla herkesi ağlatmıştı ama asla melankolik bir yerden konuştuğu için değil, her şeye rağmen umut dolu olduğu için. Eda psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunu; çocuklar ve ailelerle çalışmak istiyor. “Ailem beni sevgi dolu ve neşeli bir ortamda büyüttü. Ben de bu inançla yola devam ediyorum. Bildiklerimi paylaşmak istiyorum çünkü insan ancak iyileştirirse iyileşebiliyor” demişti. Röportaj teklifimi kırmadı ve Kahramanmaraş’a dönmeden önce bugün buluştuk. 
Gitmeden Eda ile buluşacağımı anlattım Derin’e. Bana “Sakın ona iyi misin diye sorma röportaja başlarken” dedi. Ben de ‘tabi ki öyle sormam, nasıl iyi olabilir ki’ dedim. O da bana, “Yo bilemeyiz nasıl olduğunu. Anlayamayız da” dedi!
Eda da bugün bana, “İnsanların bize acınası gözlerle bakmasına ihtiyacımız yok. ‘nasılsın’, ‘iyi olacaksın’, ‘güçlü olmalısın’, ‘seni anlıyorum’ demeleri de iyi gelmiyor” dedi. “Bu bir kahramanlık hikayesi değil. Binlerce insan kayıplar yaşadı. Herkesin acısı kendine özgü. İhtiyaç duyulan en büyük şey dayanışma. Bir dost eli. Bir sarılma. Bizi kurtaracaksa gönül bağı kurtaracak. Kahramanmaraş’a dönüp çocuklarla çalışacağım. Bu zamana kadar edindiğim tüm bilgiyi insanların yararına kullanmak istiyorum. Annem babam da bunu isterdi” 
Bu anlamlı buluşmamızı yakında okuyacaksınız. Çok teşekkür ederim Eda, her daim, elimden ne gelirse yanındayım 🙏🏻

#birliktebüyüyoruz #bahçemizibirlikteyeşerteceğiz #gelecekailedenbaşlar
Gözlerimde yaşlarla izledim… Aydınlık bir Türkiye istiyoruz. Çocuklarımız için güvenli yarınlar istiyoruz 🙏🏻
.
#Repost @armanayse with @use.repost
・・・
Siz isteyin biz dönerizzzz…
.
Nasıl güzel söylemişler! Benim yine gözlerimden yaşlar süzüldü yanaklarıma… Bu seçim çok kritik.. Artık bahar gelmeli… Bu gençler dönmeli… Hepimiz hak ediyoruz bunu🇹🇷
#şiddetehayır diye diye dilimizde tüy bitti. Ne #şiddetehayır diye diye dilimizde tüy bitti. Ne fiziksel, ne psikolojik, ne ekonomik, ne duygusal, ne siber hiç bir şiddet türünün kabulü olamaz. Toplumun her yerine sinsi sinsi yayılan şiddeti temizlemezsek, ilkokula kadar inen zorbalığın da önüne geçemeyiz diyoruz. Birileri de çıkıp, “biz nereden nereye geldik, artık doktor dövüyoruz” diye övünüyor utanmadan. Ben yazmaya bile utanıyorum bunu. Bunu savunan kişi de bir anne, insan yetiştiriyor bu topluma. 

Biz evde eşitlik, #yardımdeğilişbölümü diye diye dilimizde tüy bitti. Birileri “mutfakta karı gibi lider istemiyoruz” diye pankart asıyor, fikir önderleri de bunu alkışlıyor. Kız, oğlan fark etmez yaşama saygı diyoruz. Kimse kimsenin hayatı üzerinde hüküm sürmesin, sırf cinsel kimliğinden ötürü hayatı zindana çevrilmesin diye. 
Hayatımızı tercihlerimiz belirler. Tercihlerimizi de değerlerimiz... 
Senin değerlerin ne? Çocuğunu nasıl bir sistemin içine emanet etmek istiyorsun?

#bahçemizibirlikteyeşerteceğiz #birliktebüyüyoruz
Ayrıştırmaya çalışanlara inat, kucaklaşa ku Ayrıştırmaya çalışanlara inat, kucaklaşa kucaklaşa çıkacağız aydınlıklara 🙏🏻 Kesin ve net bilgi :)
@dr.bahareris @momtalkstr 
#bahçemizibirlikteyeşerteceğiz #birliktebüyüyoruz #momtalks #gelecekailedenbaşlar #tbtolmuşbile
#bahçemizibirlikteyeşerteceğiz 🙏🏻 #bahçemizibirlikteyeşerteceğiz 🙏🏻
Daha Fazla... Instagramda takip edin

Menü

  • Hakkımda
  • Eğitim
  • Yazılar
    • Tümü Röportajlar
      Yazılarım

      DOLU DOLU BİR YAZ

      01/08/2020

      Yazılarım

      “Dünyayı değiştirecek şefkat evde başlar”

      25/07/2020

      Yazılarım

      Sanatla dolu yaz tatili için

      11/07/2020

      Yazılarım

      Bu günleri unutmayalım ama takılıp kalmayalım da…

      28/06/2020

      Yazılarım

      “Dışarısı güvensiz” değil “Evimiz güvenli”

      27/06/2020

      Yazılarım

      Çalışan ebeveynler isyanlarda

      26/06/2020

      Yazılarım

      Her liselinin bir mentoru/koçu olsa…

      25/06/2020

      Yazılarım

      Yolun solunda maske takmak zorunlu, sağında çıkarabilirsin!

      24/06/2020

      Röportajlar

      MEHMET TONER RÖPORTAJI, ‘Bir deney, bin okumaya bedel’

      01/09/2018

      Röportajlar

      JUDİTH MALİKA LİBERMAN RÖPORTAJI, Masal dinleyen çocuk hayata…

      18/08/2018

      Röportajlar

      NASUH MAHRUKİ RÖPORTAJI, ‘Çocukları bağımlılıktan kurtarmanın en iyi…

      04/08/2018

      Röportajlar

      NİLÜFER DEVECİGİL RÖPORTAJI, “Doğal oyun oynamayanlar problemli yetişkinler…

      21/07/2018

      Röportajlar

      FUNDA ARAR RÖPORTAJI,

      07/07/2018

      Röportajlar

      SİNAN CANAN RÖPORTAJI, ‘Pornografi ergen beynini bozuyor’

      23/06/2018

      Röportajlar

      AHMET KEMAL ŞENPOLAT RÖPORTAJI, “HAYVAN KARNE HEDİYESİ DEĞİLDİR”

      09/06/2018

      Röportajlar

      BAHAR ERİŞ RÖPORTAJI, “NASA’da çalışan her iki kişiden…

      02/06/2018

  • Önerdim Gitti
    • Tümü Çocuk – Kitap Yetişkin – Film Yetişkin – Kitap
      Önerdim Gitti

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Önerdim Gitti

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Madiba Büyüsü

      10/07/2018

      Çocuk – Kitap

      Ezik Kokarca

      30/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KUMKURDU

      18/06/2018

      Çocuk – Kitap

      HAYVANLAR ALEMİ

      02/06/2018

      Çocuk – Kitap

      KÜÇÜK PRENS

      20/05/2018

      Çocuk – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Çocuk – Kitap

      Boşluk

      14/04/2018

      Çocuk – Kitap

      Denizin Altında

      17/03/2018

      Yetişkin – Film

      The Hunt

      07/04/2018

      Yetişkin – Film

      3 Generations

      10/03/2018

      Yetişkin – Film

      Mucize

      17/02/2018

      Yetişkin – Film

      Aramızda Bebek Var

      10/02/2018

      Yetişkin – Film

      Lion

      30/12/2017

      Yetişkin – Film

      Gifted

      23/12/2017

      Yetişkin – Kitap

      Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

      22/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      Masallarla Yola Çık

      14/07/2018

      Yetişkin – Kitap

      MOMO

      16/05/2018

      Yetişkin – Kitap

      Doğadaki Son Çocuk

      25/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Aktörlük Sanatı

      01/04/2018

      Yetişkin – Kitap

      Çocuklar için beş sevgi dili

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

      10/03/2018

      Yetişkin – Kitap

      Marshmallow testi

      10/03/2018

  • 2 İleri 1 Geri
    • 2 İleri 1 Geri

      Roma

      10/05/2016

      2 İleri 1 Geri

      Prag

      01/09/2015

      2 İleri 1 Geri

      Paris

      10/09/2013

      2 İleri 1 Geri

      St. Petersburg

      05/03/2012

  • Birlikte Büyüyoruz
  • İletişim

İlgi Görenler

  • 1

    Bir kurbağa gibi sakin ve dikkatli

    10/03/2018
  • 2

    Lion

    30/12/2017
  • 3

    Doğadaki Son Çocuk

    25/04/2018

Bülten

"Birlikte Büyüyoruz" bültenimize abone olarak, makaleler, bilgilendirmeler ve fotoğrafları doğrudan e-posta adresinize alabilirsiniz.

Gizlilik Politikası            Kullanım Şartları

  • Instagram
  • E-posta

Zeynep İşman - Birlikte Büyüyoruz®. Tüm hakları saklıdır. İzin almadan kullanılamaz. Geliştirme: W Dijital


Başa Dön